Josh Altman, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en başarılı emlak firmalarından birisini yönetiyor. Özellikle Beverley Hills, Bel Air ve Hollywood Hills’teki lüks konut pazarında büyük başarılara imza attı. Profesyonel sporcular, medya dünyasındaki ünlüler, iş dünyasındaki liderler ve dünyanın dört bir yanından bireysel zenginliğe sahip kişiler ile iş yapıyor.
Abisi Matt Altman ile birlikte hem alıcılara hem de satıcılara özel hizmet sağlayan Altman Brothers şirketini kurdular. Josh, müşterilerinin ihtiyaçlarını dinleme ve anlama yeteneği ile tanınıyor. Müşterilerin beklentilerinin üstünde bir hizmet sunması onu popüler yapmış.
Josh, alıcılara ve satıcılara yönelik sunduğu hizmetler ile ün kazanmış olsa da onun aynı zamanda başarılı bir gayrimenkul yatırımcısı kimliği de vardır. Bu az bilinir ama Josh esas servetini yaptığı akıllı gayrimenkul yatırımları üzerinden kazandı.
Gayrimenkul sektöründe 10 yılı aşana bir tecrübesi var. 2015 yılında It’s Your Move adlı bir kitap yazdı. Bravo TV’de yayınlanan ünlü Million Dollar Listing programının yıldızlarından biridir. Dinamik bir kişiliğe, mizahi bir bakış açısına ve bulaşıcı bir enerjiye sahiptir.
Josh, 26 yaşında bir milyoner oldu ve bu serveti 6 ay içinde tamamen kaybetti. Bu durumdan hayat boyu unutmayacağı bir ders çıkardı. Onun yaşadığı bu deneyimin ve çıkardığı dersin tüm emlak çalışanları ve emlak yatırımcıları için çok önemli olduğuna inanıyoruz.
Josh Altman büyük değerdeki paralara yabancı biri değil. Altman Brothers’ın kurucusu olan Josh, şimdiye kadar 1,5 milyar doların üzerinde değere sahip toplam satış rakamına ulaştı. Bugün 37 yaşında olan Josh’ın tahmini olarak kişisel servetinin değeri 10 milyon dolar olarak söylenebilir.
Ancak onun bu noktaya gelirken geçirdiği süreç, asla rengarenk gökkuşakları ile dolu değil. Josh, 7 basamaklı para değerleri ile 26 yaşında iken tanıştı. Ancak elde ettiği bu serveti sadece 6 ay gibi bir sürede tamamen kaybetti. Gelin bu hikâyenin nasıl gerçekleştiğine bir göz atalım.
Aslına bakarsanız Josh ve Matt’in amacı, 400 bin dolar değerindeki bir evi satın alabilmek için ortaya kişi başı 5 bin dolarlık bir pay koymak ve bunu büyütmek ile ilgiliydi. Gidişata göre 200 bin dolar değerinde bir kazanıma ulaşmışlardı. Edindikleri parayı her seferinde daha büyük bir ev üzerine koyarak paralarını büyütüyorlardı. Ancak 2008 yılındaki büyük ekonomik kriz patlak verdiğinde, bu planları tepetaklak oldu. Bakın, Josh bu süreçten çıkardığı dersi nasıl anlatıyor:
Hareket edemediğim bir eve tıkılıp kalmıştım. Değerini arttırdığımız ve kazandığımız tüm parayı yarım sene içinde kaybettim. Daha önceki pozisyonuma geri dönebilme imkânım yoktu. Geleceğe dair de bir ışık görünmüyordu. Ama bu deneyim, benim hayatımda aldığım en iyi ders oldu. Ödeyemeyeceğim şeyler satın almamam gerektiğini ve bu sektörün asla ne getireceğini kesin olarak bilemeyeceğimi en şiddetli şekilde öğrendim.
Elde ettiğiniz paraya göre daha azını harcamak basit bir kuraldır. Ancak pek çok kişi bu basit kuralı yapamaz veya önemini dikkate almaz. Tıpkı geçmişte Josh’ın yaptığı gibi. Aslına bakarsanız dünyadaki pek çok insanın kredi kartlarının altından kalkamayacağı borçlar ile dolmasının sebebi de budur. Göze alabileceğiniz kadar almak ve satmak basit göründüğü kadar aslında zor bir kuraldır.
Şimdi Josh Altman kendisine bu yaşadığı deneyimden bir ders edinmiş ve kural belirlemiş. Eline geçen kazandığı paranın yarısını her zaman için bir kenarda tutuyor.
İyi pazarda ve kötü pazarda çıkış stratejinizin en kötü senaryoda nasıl sonuçlanacağına her zaman bakmalısınız.
Josh Altman, yaşadığı bu deneyimden sonra sağlam adımlarla ilerledi ve alıcılar ile satıcılara nasıl yönlendirmeler yapacağı konusunda uzmanlaştı. Bu uzmanlık öyle bir seviyeye geldi ki Josh 10 saat içinde 11 milyon dolarlık bir satışı bağlayıp, Starbucks’ta tanıştığı bir kişiye saatler için 12 milyon dolarlık bir evi satabiliyordu.
Pek çok insan bunun sadece o anlık bir şans olduğunu söyler. “Doğru yerde doğru zamandaymış” şeklinde yorumlarlar. Ancak gerçek şu ki çoğu insanın Starbucks’a kahve içmek için değil fırsatlar ile karşılaşmak için gitmesi, bu işin bir şans olmadığını görmemiz için yeterlidir. Josh, iyi fırsatlar ile karşılaşmak için ne zaman nerede olması gerektiğini iyi biliyor ve karşısına çıkan bu fırsatları anında değerlendirmesini becerebiliyor.
Elde etmek istediğim müşterilerin neyden hoşlandıklarını ve nerelere gittiklerini biliyorum. Beverley Hills’teki zengin insanların ve ünlülerin gittikleri yerlerde bulunuyorum ve fırsat kolluyorum. Evet, bir şans unsuru var ama bu şansın karşıma çıkmasını ben sağlıyorum.
Şansın yaratılmasının ardından denklemin ikinci yarısı ise karşılaşılan fırsatların değerlendirilmesi oluyor. Önünüze bir fırsat çıktığı zaman bunu değerlendirmeniz gerekir. Buna “Hazır, nişan al ve ateş mantığı” deniyor.
Josh’ın Tyler Perry ile 11 milyon dolarlık satışı kısa süre içinde bağlamış olması da bu mantığı başarılı bir şekilde uyguladığının büyük bir kanıtı. Hikâyesini kendi sözlerinden okuyalım:
Bir gün sabahın erken saatlerinde spor salonunda çalışıyordum ve yanımda çalışan diğer kişinin Tyler Perry olduğunu fark ettim. Fark ettiğim andan itibaren beni bir heyecan ve tedirginlik bastı. Bulunduğum yerde bir ileri bir geri giderek onunla konuşup konuşmamam gerektiğine karar vermeye çalışıyordum. En sonunda kendime ‘sadece yap’ dedim ve harekete geçtim.
Sabah saat 10’a kadar Perry’e gelecekteki evini göstermekle uğraştım. Saat akşama doğru 4’e geldiğinde gösterdiğim ev için bir teklifte bulunmuştu. Saat akşam 5’e geldiğinde ise 11 milyon dolarlık bir evin satışını Perry’e gerçekleştirmiştim.
Pek çok insan Josh’ın Perry ile konuşup konuşmama kararı aldığı o sürede genellikle “Boşver, unut gitsin” şeklinde düşünerek elindeki fırsatı kaçırır. Demek ki her şey şans ile ilgili değil.
O, kendi işini başarılı bir şekilde yaptığından emindi ve kendini cesaretlendirerek önündeki fırsatı değerlendirdi.
Ne yapmam gerektiğini biliyordum. Yaptığım şeyleri bildiğimden ve çok iyi olduğumdan emindim. Kendinize inanırsanız ve inandığınız şeyleri sadece düşünmekle kalmayıp onları yaparsanız, mutlaka başarılı olursunuz.