Piyasa çok durgun, bir daha ne zaman satış yapabileceğimi bilmiyorum.
Finansal dalgalanmalar ne yazık ki hayatımızın bir parçası. Özellikle şu sıralar hem Dolar hem Euro aldı başını gitti. Alım gücü düşük ve piyasalar durgun. Gayrimenkul piyasasında gündelik harcamalara oranla daha büyük paralar dönüyor, yani insanlar daha uzun süreli finansal vaatlerde bulunmak durumunda. Bu yüzden de buhran dönemlerinden belki de en çok gayrimenkul piyasası etkileniyor.
Siz de piyasa durgun olduğunda kemerleri sıkmak ve minimal harcama ile dönemi atlatmak gerektiğini düşünenlerden misiniz?
Bu düşünce genel anlamda bakıldığında oldukça mantıklı gelebilir. Sonuçta buhran dönemleri insanda kıtlık algısı oluşturuyor. Kıtlık zamanlarında herkesin odak noktası yokluğu çekilen şey oluyor ve daha fazla yokluk çekmemek için kısıtlamalar yapıyorlar. İşte hata da tam burada başlıyor.
Konuyu daha fazla ilerletmeden önce, piyasada durgunluk yaşanan dönemlerde sizin içinde bulunduğunuz ruh halini ve hareketlerinizi değerlendirmek istiyoruz. Lütfen aşağıdaki soruların cevaplarını kendinizi düşünerek verin:
Yukarıdaki sorulara cevabınız evetse, kıtlık algısına kapılmışsınız demektir. Kıtlık algısı sizde endişe temelli duygular oluşturarak negatif hissetmenize sebep olur. Kendinizden vazgeçer ve işinizi ayakta tutmaya çalışırsınız. Önceliğiniz kazancınız olur ve mutluluk seviyeniz tamamen ona bağlı olarak değişir.
Şimdi yukarıda bahsettiğimiz hataya geri dönelim.
Durgunluk dönemlerinde yaptığınız hata şu: Düşünceleriniz sizden bağımsız faktörlere bağımlı olarak gelişiyor. Örneğin; ekonomi kötüyse, sizin moraliniz de kötü. Bu da sizi günlük işlerinizden alıkoyuyor.
Bu yüzden, düşünme şeklinizi proaktif bir yapıya dönüştürmelisiniz. Ruh halinizi dış faktörler etkilemeyecek. Aksine; kendi düşünceleriniz, duygularınız ve aksiyonlarınıza odaklanarak kendi ruh halinizi kendiniz yapılandıracaksınız.
Peki, kendinizi proaktif olmak konusunda nasıl motive edebilirsiniz?
Aşağıdaki 5 yöntem bu düşünce yapısına sahip olmanız için size yardımcı olacak:
Proaktif düşünce yapısına sahip olabilmek için önce kendinize yoğunlaşmayı öğreneceksiniz. Dış faktörlere karşı kendinizi kapamak ve sadece içsel dünyanıza odaklanmak öyle kolayca yapabileceğiniz bir şey değil. Nasıl spor yaparak kaslarınızı süreç içinde geliştiriyorsanız, bu sisteme de zamanla alışacaksınız.
Başarılı insanların sahip olduğu ortak düşünce; başarılı olmanın sadece ama sadece kendileri ile ilgili olduğudur. Bu insanlar sürekli fırsat kovalar ve kötü durumlardan iyi sonuçlar çıkarabilirler. Çünkü dış faktörlere kendilerini kapamış ve her şeyi iyileştirebilecek kişinin kendileri olduğuna inanmışlardır.
Siz de kendinize güvenmeli ve çözümleri kendiniz geliştirmelisiniz.
Kıtlık algısından ancak ve ancak başarılı olacağınıza inanırsanız kurtulabilirsiniz. Her şeyi başarabileceğinize ve gücün sizin içinizde olduğunuza inanmanız gerekiyor.
“Peşinden gidecek cesarete sahipseniz tüm hayalleriniz gerçekleşir.” - Walt Disney
Aşağıda sayacağımız her maddeye inanın, başarılı insanlar bu çıkarımlara inanıyorlar.
Bir şey başarabilmenin anahtarı kesinlikle onu istemekten geçiyor. Burada istek kelimesinin altını çizmek istiyoruz. Başarılı olmayı istemek yeterince iyi bir istek değil mesela. Başarı nedir ki? Bugünün sonunda hala hayatta olmak da bir başarı örneği, ama aklınızdan geçenin bu olmadığını biliyoruz.
İş hayatınızla ilgili bir istek belirtirken önce önünüzdeki 12 ay içerisinde ulaşmak istediğiniz noktaları belirleyin. Pazarlama kanallarımı geliştirerek satış sayımı %10 artıracağım gibi özelleşmiş bir istek başarılı bir istek mesela. Ama bu isteği belirlemeden önce önünüzdeki 1 yılı idealize ederek şu sorulara cevap vermiş olmalısınız:
Bu soruları çeşitlendirebilirsiniz. Bu istekleri belirlerken durgun ekonomiye aldanmayın, her zaman ideal olanı hedefleyin.
Önümüzdeki yıl sahip olacağınız ideal iş modelini hayal ettiğinizde, bu hayale gölge düşüren düşünceler neler?
Bu tarz düşünceleriniz varsa, acilen kendinize bunların hepsinin sadece düşünce olduğuna inandırmanız gerekiyor. Siz işinizi seviyorsunuz, zekisiniz, yeteneklisiniz ve her şeyi öğrenebilirsiniz. Farazi düşüncelerle hedeflerinizden sapmayın ve kendinize güvenmekten vazgeçmeyin.
Karar vermenizdeki en büyük etken ne? Korku mu? Birçok insan o anki durumda korktuğu bir şey olduğu için yeni kararlar alıyor ve bu kararlarda genellikle taklitçi davranıyor. Eğer böyle bir tutumunuz varsa, bundan acilen vazgeçmelisiniz.
Kararlarınızı sadece ama sadece size uzun vadede yarar getireceğine inandığınız zaman alın. Herhangi bir olumsuzluktan kurtulmanız için kimse size sihirli bir formül veremez, buhran anlarından ancak ve ancak içgüdülerinizi takip edip kendinize güvenerek kurtulabilirsiniz.
Kararlarınızı korkuyla almadığınızdan sonuç elde etmeye başladığınızda emin olacaksınız. Elde ettiğiniz sonuçlar sizi rahatlatıyor ve mutlu ediyorsa, doğru şekilde karar vermişsinizdir. Bu da proaktif düşünce yapısının ilk adımıdır zaten.