"Değerli olan her şey ölçülemez, ölçülebilen her şey değerli değildir." Albert Einstein
Emlak Sektöründe Fırsatları Yakalamak İçin “Borsa” Filminden Alınabilecek Tüyolar

1987 yılında “Borsa” isimli film gösterime sunulduğunda Wall Street’teki iş dünyasının perde arkasında neler döndüğü gündeme bomba gibi düşmüştü. Filmin etkisi o kadar uzun sürdü ki ilk gösterimden 23 yıl sonra, 2010 yılında “Borsa: Para Asla Uyumaz” ismi ile yeniden çekildi. Başrolde yine Michael Douglas vardı. 1987’de çekilen bir filmin 2010 yılında yeniden çekilmesi, ekonomi ve yatırım konusunda fazla bir şeyin değişmediğini bizlere gösteriyor diyebiliriz. Filmde bahsedilen iş dünyasının nasıl yürüdüğüne dair birkaç tüyoyu sizlere aktarmak ve ardından emlak sektöründeki etkisinden bahsetmek üzere makalemize giriş yapabiliriz. 

Gerçek bir gayrimenkul danışmanı; Piyasayı avucunun içi gibi bilmeli, burnu bir av köpeğinden daha keskin olmalı. Dünya arenasında yaşanan çalkantılar piyasayalara yansımadan önce beyninizin kıvrımlarına yansımalı. Ve piyasada en hızlı koşan aslan siz olmalısınız.

“Borsa” filminde, iş dünyasının arkasındaki sürükleyici ve acımasız hikâyeye tanık oluyoruz. Filmin baş karakteri olan Gordon Gekko, açgözlü bir Wall Street satın alma yöneticisidir. İşletme brokerı olan Bud Fox ise onun büyüleyici başarısına hayran olan hırslı ve genç bir borsacıdır. Okulunu henüz yeni bitirmiştir ve brokerlıkta çaylaktır. Hayali ise en kısa sürede müşteriler bulup kendi şirketini kurmak ve zenginliğe kavuşmaktır.

Bud Fox zenginlik hayali ile işinde yukarıya tırmanmanın yollarını ararken Gordon Gekko ise hisse senedi ve gayrimenkul yatırımcısı olarak Wall Street’teki en üst düzey isimlerden biri haline gelmiştir. Herkes onun ağzından çıkacak bir tüyonun peşindedir. Gordon ile tanışmak için elinden geleni yapan Bud, bir gün bu fırsatı yakalar ve Gordon ile ortaklığa başlar. Ondan dersler alır ve kısa sürede hisse senedi ve gayrimenkul spekülatörü olup çıkar.

Gordon Gekko, Wall Street’te her ne kadar başarıya ulaşmış üst düzey isimlerden biri olsa da onun bu başarıyı yakalamadaki yöntemleri Bud’ın bir süre sonra kendisini ve sistemi sorgulamaya başlamasına neden olur. Peki, Gordon’ın yöntemleri neyi vaat ediyor ve iş dünyasının arkasındaki bu spekülatif yöntemler neler?

Gordon Gekko: "Gerçek şu ki hepimiz artık bu işin bir parçasıyız"

Hırs iyidir.” ve “Her hayalin bir ücreti vardır.” sözleri ile ünlenen Gordon Gekko, filmde finans dünyasını kastederek etik, şeffaflık ve denetim kavramlarını kullanıyor, ancak bunu yaparken kavramların içini boşaltarak onları başarının kalkanı olarak kullanıyor. Gelin bu sistemin nasıl işlediğini Gordon Gekko’nun filmdeki anlatımı ile okuyalım:

Henüz farkında değilsiniz ama sizler Ninja neslisiniz. Gelir yok. İş yok. Varlık yok. Ama özlemle beklediğiniz çok şey var. Geçen akşam birisi bana ‘Hırs iyi bir şeydir’ dediğimi hatırlattı. Artık yasa dışı değil demek ki. Ama dostlar hırs; cebinde 10 lirası olmayan barmene gücü yetmediği halde üç tane ev birden aldıran şeydir. Hırs, ailenizin 200 bin dolarlık evinizi 250 bin dolara yeniden ipoteğe sokturan şeydir. Sonradan o fazladan 50 bini kaptıkları gibi soluğu alışveriş merkezinde alırlar. Plazma televizyon alırlar, cip alırlar. Hatta ve hatta başlamışken tam olsun deyip ikinci bir ev… Çünkü hepimiz iyi biliriz ki Amerika’da ev fiyatları hep yükselir, değil mi? Hırs; 11 Eylül’den sonra hükümetin, faiz oranlarını yüzde 1’e düşürmesini sağlayan bir şeydir ki tekrar alışveriş yapmaya başlayabilelim.

"Hırs iyidir."

Risk portföyü yöneticileri, yılda 50-100 milyon dolarla evlerine dönüyorlar. Bizim Bay Bankacı, şöyle bir etrafına bakıyor ve diyor ki ’Ne sıkıcı bir hayatım var.’ Bunun üzerine başlıyor yatırımlarını kaldıraçla arttırmaya. 1’e 40… 1’e 50… Bunu da sizin paranızla yapıyor. Kendisininki ile değil bakın, sizinkiyle. Çünkü yapabilme yetkisi var. Borçlanması gereken kişi sizsiziniz, onlar değil. Ve işin güzel yanı da ne biliyor musunuz? Hiç kimse bundan sorumlu değil. Çünkü herkes aynı çanaktan içiyor.

Gerçek şu ki hepimiz artık bu işin bir parçasıyız. Bankalar, tüketiciler, hepimiz aynı parayı çevirip duruyoruz. Alıyoruz bir papeli, basıyoruz hormonu sonuna kadar, sonra da buna ‘kaldıraç’ diyoruz. Bense buna ‘hormonlu bankacılık’ diyorum.

Bunu dikkate alanlar için her şey gün gibi aşikâr. Bütün kötülüklerin anası spekülasyondur. Kaldıraçlı borçlanmadır. Lafın kısası… Boğaza kadar borca girmektir. Bunu söylemek hiç hoşuma gitmiyor ama bu iflas etmiş bir iş modelidir. Asla işe yaramaz. Sistemseldir, kötü huyludur ve bütünü etkiler. Tıpkı kanser gibi…

Insider Trading ve Emlak Sektöründe Fırsatı Yakalamak

Yukarıda filmden alıntıladığımız Gordon Gekko’nun bu konuşmasında da bahsedildiği üzere spekülatif kaldıraç yöntemleri ile zenginliğe ulaşmayı başaran Bud Fox, şimdi emlak ile ilişkilendireceğimiz bir yöntemi daha uyguluyor. Gordon’ın gözüne girmek için her tülü insider trading işlemini yapmaya başlıyor.

Insider trading… Yani sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek, henüz kamuya açıklanmamış bilgileri kendisine veya üçüncü kişilere menfaat sağlamak amacıyla kullanarak sermaye piyasasında işlem yapmak. Elbette ki bunun fırsat eşitliğini bozduğu ve haksız yarar sağlamak olduğu düşünülüyor. Ancak iş dünyası yıllardır tam da bu şekilde yürüyor.

Gordon Gekko ve Bud Fox: “Her hayalin bir ücreti vardır.” 

Filmde Gekko, Bud’a tanıdıklarının ve akrabalarının işlerine mal olabilecek gizli bir satın-alma düzmecesini haber veriyor. Eğer Bud haberini aldığı bu işlemi uygularsa en zengin kişilerden biri olacaktır. Burada şirketler hakkında alınan tüyoların iş dünyasında ne kadar büyük farklar oluşturduğuna tanık oluyoruz. Kimsenin henüz bilmediği projeler hakkında önceden bilgi alarak yatırım alanı olarak kullanmanın ne kadar büyük bir etki oluşturduğunu görüyoruz.

Emlak dünyasına baktığımızda da bunun uygulandığını net şekilde görebiliriz. Emlakçılar satışa hazır daireleri satarlarken emlak brokerlar ise yatırımı misliyle arttıracak fikirler üretirler. Dünyada İpek Yolu’nun (!) yeniden kurulmaya başlandığı günümüzde, bu yolun en önemli güzergahı olan Türkiye’de Kars’tan başlayan hızlı tren projeleri tüm ülkeyi sararken İstanbul’a üçüncü bir köprü ve havalimanı inşa ediliyor.

Çanakkale Köprüsü ise 2005 yılından bu yana dillendirilen büyük bir projeydi ve hayata geçmeden gerekli öngörülere ve sezgilere sahip emlak brokerlar bu fırsatı iyi değerlendirerek güzergahta bulunan arsalara yatırımcılarını çektiler ve büyük paralar kazandılar. Bu da demek oluyor ki emlakçılık, artık ofiste oturup telefon beklemek değil, dünyanın stratejik ve ekonomik olarak nereye gittiğini takip etmek ve doğru yatırım fikirleri ortaya çıkarmaktır.

Vizyon ve strateji sahibi olmayan, yok olmaya mahkûmdur. – Emlak Broker

Küçük bir kabın içerisine tıkılıp kalmak yerine global düşünüp işlerin sadece sizin bölgenizde yürümediğini aklınıza kazımalısınız. İyi bir emlak broker/danışman, İstanbul’daki ofisinden Kars’ta doğan fırsatı fark edebilmelidir. Emlakbroker.com ekibi olarak biz de hem Türkiye’de hem dünyada gelişen teknolojileri, yatırım alanlarını takip ediyor ve sizlere sunmaya gayret ediyoruz.

DİĞER HABER
09 Temmuz 2017