American Güzeli, kendini, sevgisiz varlığından kurtarmanın bir yolunu bulan sıradan bir Amerikalı Lester Burnham'ın hikayesini anlatıyor.
Filmi özetlemek gerekirse, ana karakter Lester Burnham 42 yaşında bir baba, koca ve reklam yöneticisidir. Eşi Carolyn başarısız bir emlakçı ve 16 yaşındaki kızı Jane mutsuz ve özgüven sorunlarıyla boğuşuyor. Lester'ın çöküş modunda olan karısı Carolyn, yerel bir emlak danışmanı ile ilişki yaşıyor ve Lester'ın kızı Jane, yan kapıdaki satıcıya aşık oluyor. Lester'ın filmin açılış anlarında belirttiği gibi, hikaye onun ölümüyle sona eriyor.
Buraya kadar filmin kısa bir özetini paylaşmış olduk.
Asıl paylaşılması gereken sahne bir emlakçının ev sunumu sırasında yaşadıkları ile ilgili. Carolyn'i, satılık evin içerisinde saplantılı bir şekilde kendi tezlerini tekrar ederken görüyoruz; "Bugün bu evi satacağım!"
Evi bir temizleme robotu gibi temizleye başlayan Carolyn'in beklediği an geliyor. Müşteriler satılık tabelasında Open House yazan evi görmeye geliyor. Potansiyel alıcıları etkilemek için elinden gelenin en iyisini yapan Carolyn, her soruya motive olmuş bir biçimde cevap veriyor.
Fakat, müşterilerin ev hakkında ki olumsuz görüşleri, Carolyn'in hayatının alt üst olduğu bir sahne olarak akılda kalıyor.
Emlakçı Carolyn, evi satamadığında hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Ayna karşısında kendini kötülüyor: Tek istediği başarılı bir emlakçı olabilmek... olamadığı için ağlıyor ve yüzüne tokat atıyor.
Bunda şaşılacak bir şey yok. Meslekte sıkça rastlanılan bir ruh hali. Bu sahne ayrıca, sadece bir ev satmak (ve kendini...) için ne kadar emek harcandığını gösteriyor.
Maddi hırslar ve başarılı görünme, film boyunca tekrar eden bir tema olarak karşımıza çıkıyor. American Beauty'nin film afişinin dediği gibi, "Daha yakından bakın." Film, emlak dünyasında olmanın nasıl bir şey olduğuna dair pek de yaygın olmayan bir sahne arkası görünümü vererek bunu yapıyor.
Filmin Perde Arkası
Amerikan Güzeli, emlakçılara bazı yönlerden daha yakın olduğu için tavsiyelerine kulak vermeye ve daha yakından bakmaya değer bir film.
Filmde tüm abartılardan arındırılmış Carolyn, gerçeğin çekirdeklerini bize gösteriyor. Birincisi, açık bir ev daveti için listelerinden birini hazırladığı sahne, bu iş için ne kadar sıkı çalışmanın yapılabileceğini gösteriyor. Aynı zamanda birçok iş için geçerli olan bir şeyi vurguluyor: Yaptığınız işte iyiyseniz, dışarıdan bakanlara kolay görünür. Ancak, elbette, hiçbir şey tamamen kolay değildir. Eğlenceli? Değerli? Kesinlikle. Ancak bir şeyin mükemmel görünmesi için çok çaba harcandığını filmin bu sahnesinde görmüş oluyoruz.
Başka şekillerde de emlakçı olmak için çok iş var. Carolyn'in bir başarı imajı (ya da “bu evi bugün satacağım!” ) tasarlama konusundaki rekabet gücü ve mantraları aşırı gelebilir, ancak şurası da bir gerçektir: gayrimenkul profesyonelleri, çoğu zaman, başarılı olmak için büyük çaba sarf etmesi gereken girişimcilerdir. Kendilerini, her zaman başarılı olmak ve motive etmek zorunda hissederler. Bu nedenle Carolyn'in Emlak Kralı Buddy (Peter Gallagher) ile nihai “arkadaşlığı” (başlangıçta platonik, daha sonra daha samimi) doğru geliyor. Elbette, gayrimenkul rekabetçi olabilir, ancak yine de ortak bir karşılıklı anlayış duygusu oluşabilir.
Carolyn, Glengarry Glen Ross'un adamlarından daha cana yakın bir emlak profesyoneli olsa da, onlarla paylaştığı önemli bir şey var: Evini bulmasına yardım ettiği insanlara asla önem vermiyor gibi görünüyor. Kariyerinin başarısı konusunda çok takıntılı. Bu kadar. Ama Glengarry'de de söylediğimiz gibi, bu American Beauty'nin harika bir film olmadığı anlamına gelmiyor. Yaptığımız şeyi tam olarak temsil eden bir şey değil. Ancak, Glengarry'den farklı olarak, - kendi yolunda - insanların hayallerindeki evleri bulmalarına yardımcı olmak için koyduğumuz sıkı çalışma, kararlılık ve girişimci ruhun perde arkasına daha fazla bakmanızı sağlıyor.
Çünkü çoğu emlakçı için mantra “bu evi bugün satacağım” değildir. "Bugün birine ev bulmasına yardım edeceğim." olmalıdır, doğru olan budur.
Keyifli seyirler :)
