Emlak danışmanları, iki piyasa üzerine kafa yormak zorundadır ve bu iki piyasayı birbirinden çok fazla ayırmamalıdır. İlki konut piyasasıdır. Pek çok gayrimenkul firması, kendileri ve müşterileri için yararlı olan konut bilgilerini keşfetmek ister. İkincisi ise kredi piyasasıdır. Emlak danışmanları, kredi piyasasını yakından takip etmelidir. (İpotek, bono, tahvil, banka faiz oranları vb.)
Bu piyasaları takip etmenin ise iki kuralı vardır:
1. Kural: Piyasayı anlamak için basit şeylere takılmayın ve kademeli olarak piyasaya yayılın.
2. Kural: Kimse geleceği bilemez. Ancak müşteriler sizden bunu bekler. O zaman onlara gülümseyin ve şöyle deyin: “Ben geçmişi belirlemede daha iyiyim”.
Mantıklı olan şey, Merkez Bankası’nın gelecekte ne karar vereceğini bilmek değildir. Mantıklı olan, en son gerçekleşen ve uzun vadeli olarak gerçekleşen oranları bilmektir.
Yakın çevrenizde hareket edebilmeniz için ulusal konut trendlerini bilmeniz büyük bir değerdir. Ancak aynı zamanda ulusal haberlere ve propaganda dökümlerine karşı farkındalık sahibi olmak gerekir.
Dolayısıyla yerel pazarın nasıl güven içerisinde yönetilebileceğini de bilmek önem taşır. Yerel konut piyasası iki şekilde işler: konutun kendisi ile veya yerel ekonomik faktörler ile. Her emlak danışmanı, bu iki alana yönelik istatistiklerin nasıl edinileceğini bilir ve bu bilgileri edinmesi de gerekir.
Gayrimenkul firmaları sık sık ilgi uyandıran istatistiklerini bir ölçek üzerinde yayınlarlar. Emlak pazarına yönelik gelişmeleri takip etmek için istatistiki veriler mükemmel bir değerdir. Ancak en önemli şey müşterilere konut verilerini sunmaktır. Fakat bunu yaparken endüstri verilerinden kaçınmalısınız. Endüstri verilerinin yerine olabilecek en bağımsız kaynaklardan edindiğiniz verileri kullanmanız çok daha akıllıca olacaktır.
Müşterilerinize ev alıp satmak için piyasanın her zaman uygun olmayacağını, bu anlamda onların isteklerine uygun olabilecek şartları bu yerel veriler sayesinde çok daha sağlam bir şekilde sunabilirsiniz.
Yerel ekonomik veriler, sonsuz sayıda farklı formlarda karşınıza çıkabilir. Onları idare edilebilir, kolay güncellenebilir ve müşteriler açısından anlaşılabilir hale getirmek için üç kategoriye ayırabilirsiniz. Yerel nüfus büyümesi, yerel işsizlik oranı (genel ekonominin sağlıklı yürüyüp yürümediğini gösterir) ve yerel arazi teminine dair eklemeler.
Örneğin, eğer nüfus artıyorsa, işler de doğru orantılı olarak artar. Buna bağlı olarak barınma ihtiyacı ortaya çıkar ve araziler ise daha zor bulunur hale gelir. Dolayısıyla o anki pazarın durumuna göre müşterinizi yönlendirme şansına sahip olabilirsiniz.
Eğer piyasaya dair birkaç temel bilgiye sahip olursanız, müşterilerinizin kendi kendilerini sabote etmekten sakınmaları için onlara yardımcı olabilirsiniz. Tavsiye alan müşterilerin çoğu karar verme konusunda sorun yaşayabilir. Faiz oranları, ekonomik değişimler ve tahvil, bono gibi konularda bunları okumasını beceremeyen müşteriler, yerel konut pazarı hakkında da bilgi sahibi olmadığı için, ev alım satımı konusunda ne karar vereceğini bilemez. Özellikle de kredi alarak ev sahibi olmak isteyen müşteriler bu duruma daha fazla düşerler.
Peki, müşterilerinize bu konularda danışmanlık edebilmek için kredi piyasasını nasıl öğrenirsiniz? Açıkçası bu çok da kolay değildir. Çünkü endüstri verileri, bazı zamanlar insanları yanıltmak üzerine de düzenlenebilir. Dolayısıyla bazı okumalar yapabilmeniz için sürekli takip içerisinde olmanız gerekir. Ekonomi kanallarındaki yorumcuları, gayrimenkul sektörüne ait siteleri, yayınları takip ederek ve temel bilgileri öğrenmek ile başlayarak piyasaya dair bir fikir edinebilirsiniz. Piyasanın içine biraz olsun girdikten sonra ise en temel gelişmeler bile size çözümlemek için daha basit gelecektir.
Konut ve kredi piyasasına dair verileri edinmenin ve bu verileri analiz etmenin size ve müşterilerinize getireceği faydaları hiçbir zaman unutmayın ve bu alanda kendinizi geliştirmekten çekinmeyin.