"Değerli olan her şey ölçülemez, ölçülebilen her şey değerli değildir." Albert Einstein
Gayrimenkul Sektörü Veri Çağına Ne Kadar Hazır?

Geride bıraktığımız çağda petrol nasıl gelir akışımızı, üretkenliğimiz ve etkinliğimizi arttırdı ise çağımızın yeni zenginleştirici kaynağı, daha doğrusu yeni petrolü de verilerdir. Elbette yaşadığımız çağa bir isim vermek gerekirse hiç kuşkusuz adı Veri Çağı olurdu. Devasa boyutta verileri işleyerek eylemlerimizin verimliliğini yükselten araçların amansız yükselişi devam ederken bu teknolojik yenilikten faydalanıp faydalanmamak bizlere kalmış vaziyettedir.

Amazon, IBM, Microsoft gibi dev şirketler sistemlerinde ve özellikle karar verici mekanizmalarında insan faktörünü azaltarak yerine verileri işleyerek “öğrenebilen” derin bir yapay zeka sistemini yerleştirmektedir. Dünyanın finansal yönden en büyük ve insan yaşamlarını en fazla etkileyen endüstrisi olan gayrimenkul sektörünün bu devasa teknolojik dönüşümden nasiplenmemesi kaçınılmaz görünmektedir.

Her ne kadar teknolojik değişimlere ayak uydurmak kaçınılmaz görünse de sektör bu değişim rüzgarlarına direnmekte ve dönüşümü ağırdan almaktadır. Bugün itibari ile sektörümüzde verilerin ancak mortgage risklerinin yönetilmesi ve danışmanların çevrimiçi ilanları gibi sınırlı noktalarda kullanıldığını görmekteyiz. Ağırkanlı ve inatçı kalmak, sektörün pek çok fırsatı elinden kaçırmasına sebep oluyor ve her zamanki gibi ağaçlara bakmaktan ormanı gözümüzden kaçırıyoruz.

Bu teknolojik gelişimler ile ilgili pek çok şey duyuyor, şahit oluyor hatta kahvaltıda ne istediğimizi tahmin edebilmelerine şaşırarak anlatıyor olsak da iş, bu teknolojik gelişimleri gayrimenkul sektöründe nasıl kullanabileceğimiz noktasına geldiğinde balkona branda asmaya dayalı klasik gayrimenkul metotlarına olan bağlılık maalesef ağır basıyor ve sektörel gelişime karşı anlaşılmaz bir direniş gösteriliyor.

Bu tarz bir direniş, değişen müşteri talepleri ve gerçeklik karşısında verimliliğimizi azaltıyor ve masrafların giderek yükseldiği bu dönemde gelirlerimizin artmasını engelliyor. Müşterilerin talep ve ihtiyaçlarını idrak etmeyi denemeyen ve klasik metodlara sarılanlar hem müşteri kaybediyor hem de aslında artık ihtiyaç olmayan konular için gereksiz zaman ve para kaybına uğruyor.

Verileri idrak ederek müşteri taleplerini anlamak ve sektörel gidişatı öngörebilmek sizi daha ileri götürmez. Farkı yaratan ve sizi diğerlerinden öne geçiren şey bu anlayış ve öngörü yeteneğini kullanabilmek, harekete dökebilmektir.

Şayet sektör üyeleri, değişim rüzgarlarına daha fazla direnir ve farklılaşan müşteri taleplerini anlayarak buna cevap veremez ise elbette “yemeyenin malını yerler” misali saldırılara maruz kalacak ve onlar yerine potansiyel alıcıları daha iyi anlayabilen inovatif çözümlere dayalı sektör dışı oyuncuların taarruzu ile çökeceklerdir. Taksicilerin tüm dünyada Uber’den yaka silkmesine, Airbnb'nin otel sektörünü tehdit etmesine, Wework'ün ofis kiralamada ezberleri bozması, Netflix’in tüm video kaset-cd endüstrisini çökertmesine sebep olan her ne ise gayrimenkul danışmanlarını da aynı acı sebepler yok edebilir.

Örneğin Avustralya’da mortgage broker’ları yani özünde banka temsilcileri gayrimenkul danışmanlarını alt etmeye başlamış ve kullandıkları veri odaklı sistemlerle danışmanların müşterilerini onlardan daha iyi tanıyarak daha doğru noktalardan hitap etmeyi öğrenerek pazarı işgal etmeye başlamışlardır.

Bazı ileri düzey internet sistemlerini kullanan şirketler, potansiyel alıcılara hangi evi gösterebileceklerini hesaplarken onların geçmiş alışveriş içeriklerini algılayarak buna göre uygun evi seçen bir yapay zeka algoritması kullanmaktadırlar. Benzer ancak daha karmaşık ve kapsamlı bir sistemi Google ve Facebook gibi yüksek veri elde etme kapasitesine sahip şirketler de kullanmakta müşterilerine kendilerinin ilgisini çekecek reklam ve ilanları göstermektedir.

Bir sonraki saldırı dalgasının nereden geleceğini kestirmek artık güç değil. Veri Odaklı İşakışı sistemleri müşterinin dünya görüşünü, geçmişini, şu anını ve gelecek ihtiyaçlarını kusursuz biçimde analiz ederek onlara otomatikleştirilmiş biçimde teklifler sunacak ve pazarı işgal edeceklerdir. API’ler vasıtasıyla bilgi akışını kontrol edebilen entegre sistemler özellikle sıcak hedef kitle olan yüksek gelirli ancak henüz zengin sıfatını elde edememiş ve taze gelirlerini nasıl tasarruf edeceği konusunda belirsizlik ve arayış içindeki kitleyi tespit ederek onları bir reklam saldırısı ile etkileyebileceklerdir.  

Endüstrimize giren Airbnb benzeri çok sayıda dijital oyuncu her geçen gün elde ettiği veriler ile eşgüdümlü biçimde çalışma sistemini geliştiriyor, hızlı ve dijital mortgage, çevrimiçi satış ve kiralama hizmetleri müşteri verilerini sadece kendi sistemleri üzerinden bile bizden daha fazla elde edebilmekte ve bu verileri işleyecek altyapı konusunda geleneksel oyunculara kıyasla daha fazla kaynak ayırabilmektedirler.

Peki tüm bu süreçlerden almamız gereken ders nedir? Bizler müşterilerimizin tüm talep ve vaziyetleri ile ilgili toplayabildiğimiz kadar bilgiyi toplamalı, bunları sistemli bir şekilde stoklayabilmeli ve ihtiyaç duyulduğunda tüm bağlantıları kurabilecek CRM çözümlerine entegre etmeliyiz. Bu veriler bizim yalnızca dahili ve harici öngörü yeteneklerimizi arttırmamalı aynı zamanda müşterilerin değişen taleplerini anlayarak buna cevap vermemizi sağlayacak aksiyonel tavır takınmamızı, daha iyi hizmetin nasıl sağlanacağını bulup bu hizmeti etkin şekilde teklif etmemizi sağlayabilmelidir.

Şayet müşterileriniz için bunu siz yapmazsanız, elbette bunu sizin yerinize yapacak bir başkası çıkacaktır.

DİĞER HABER
16 Mart 2023