William Poundstone’un kaleme aldığı “Google’da Çalışacak Kadar Akıllı mısınız?” kitabı, aslında üzerine çok sayıda efsanenin ve senaryonun döndüğü bir konudan bahsediyor. Google, HP, IBM ve Amazon gibi dev şirketlerin işe alım aşamasında adaylara yönelttiği sorular acaba neler? Bu sorunun cevabı üzerine çok sayıda farklı, ilginç ve hatta anlamsız gelebilen varyasyonlar üretiliyor. Ancak belki de kimse bu soruların neden sorulduğu veya bu sorulara alınan cevaplar ile şirketlerin neyi ölçmekte olduğu üzerine kafa yormuyor.
Biz emlakbroker.com olarak bu konuya önem veriyoruz. Çünkü bu tip büyük şirketlerin iş görüşmelerinde yöneltilen soruların bile aslında bize bir şeyler anlattığını biliyoruz. Ve bu anlatılmaya çalışılan özellikler, hangi sektörde çalışıyor olursanız olun, size yeni işler yapmanın, farklı olmanın, var olana uymayıp henüz hiç var olmamış olanı ortaya koymanın yolunu açıyor. İşte bu yüzden emlak sektöründe yeni bir çığır açabilmek, yeni girişimler oluşturabilmek ve rakipler arasında öne çıkabilmek için yeni bir bakış açısına herkesin ihtiyacı var.
Peki, Google’ın iş görüşmelerinde sorulan bu sorular bize ne anlatıyor? Şaşırtıcı ve hatta çözümü imkânsız sorular ile amaçlanan şey, aslında doğru cevabı bulmanız değil. Doğru cevabı bulma çabası gösterirken hangi yolu izlediğiniz ve farklı düşünebilme yeteneğiniz ölçülüyor.
Kitap, Google’a her yıl başvuran milyonlarca kişiden biri olan Jim’in hikâyesi ile başlıyor. Jim, günlerce hatta aylarca hazırlandığı Google başvurusundan sonra mülakata giderken çok farklı şeyler hayal ediyor. Ancak mülakata girdiğinde kendisine sorulan sorular karşısında adeta şoka uğruyor. Çünkü bu mülakatlarda “Zamanında teslim edemediğiniz bir iş olduğunda ne yaparsınız?” gibi sorulardan ziyade “Başınızı nasıl tartarsınız?” gibi sıradışı sorular soruluyor.
Örneğin bir diğer kişiye ise sorulan soru şöyle: “A noktasından B noktasına gitmeniz gerekiyor. Oraya gidip gidemeyeceğinizi bilmiyorsunuz. Ne yaparsınız?” Çoğu kişi bu sorunun cevabını uzun uzun düşünmeye çalışır ya da saçmalayarak bir şekilde cevap vermeye çalışır. Oysa bu sorunun sorulması ile amaçlanan şey bir ağın aranmasına ilişkin problemin nasıl çözüleceğine ilişkin vereceğiniz cevabın görülmesidir.
Sorulan sorulara dair birkaç örnek daha verdiğimizde ne demek istediğimizi daha net anlayacaksınız.
William Pundstone, bu tarz sorularla amaçlanan bakış açısını bir iş analistinin gözünden de açıklıyor. Bir iş analistinin günlük ve profesyonel hayatına yeni bakış açısı katabilecek ilkeleri nelerdir? Bu sorunun cevabı, aynı zamanda mülakatlarda yöneltilen sıradışı soruların da nedenini açıklıyor. Şimdi bu ilkelere bir göz atalım.
Yaratıcı Düşünmek
Yaptığınız işe her zaman aynı açıdan bakmak bir zaman sonra körleşmenize neden olur. Oysa bir emlak profesyoneli olarak kendinizi geliştirmeye, değişen tüketici beklentilerine yeni çözüm önerileri getirmeye ve yeni bakış açıları üretmeye ihtiyacınız vardır. Bu nedenle daima yaratıcı düşünmeye meyilli olmalısınız. Eğer henüz nasıl yaratıcı olacağınızı bilmiyorsanız endişelenmeyin. Çünkü bu, öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir şeydir. Örneğin Google, işyerindeki çalışanların yaratıcılığını arttırmak adına ofis ortamını fikir dayanışmasında bulunacakları şekilde dizayn etmiştir.
Sorunun Altında Yatan Gerçek Nedeni Görmek
Google’ın mülakatları çok aşamalıdır ve bu aşamalardan birinde olaylar üzerine odaklanılır. Örneğin size bir sorundan bahsedilir ve bu sorunu çözmek için ne yapacağınız sorulur. Aslına bakarsanız yöneltilen sorunun cevabı kişilere göre değişkenlik gösterir ama burada amaçlanan şey sizin bir soruna yaklaşım tarzınızı ölçmektir.
İş dünyasında bir sorun ile karşılaştığınız zaman sorunun asıl sebebini ve aslında orada neler döndüğünü görebiliyor musunuz? Bir sorunu analitik düşünerek çözme yeteneğini gösterebiliyor musunuz? Çünkü her sorunun altında yatan bir gerçek neden vardır. Bunu göremezseniz sorunu çözmeniz yıllar alacaktır.
Basit Düşünmek
İş dünyasında önem verilen diğer bir özellik de karmaşıklıktan uzak durabilmektir. Çözüm üretirken karmaşık yöntemlerimi tercih ediyorsunuz yoksa basit ve kolay yöntemler geliştirebiliyor musunuz? Bu nedenle Google mülakatlarında herhangi bir sorunu yedi yaşındaki bir çocuğa anlatıyormuş gibi açıklamanız istenir!