"Değerli olan her şey ölçülemez, ölçülebilen her şey değerli değildir." Albert Einstein
Her Başarılı İnsanın Uyguladığı Ortak Kuralları Öğrenmek İçin “Başarının 7 Kuralı” Kitabı

İster normal yaşantınızda olsun ister iş hayatınızda olsun, başarı herkesin ulaşmak istediği noktadır. Çoğu insan başarıya kendi hedefleri ve şartları çerçevesinde ulaşır, ancak asıl önemli olan kayda değer ve öznel bir başarı kazanabilmektir.

Başarıya ulaşma yolları açısından insanların düştüğü en önemli hata, başarıya ulaşmış insanların yöntemlerini uygulayınca aynı başarıya kendilerinin de ulaşacağını zannetmeleridir. Oysa başarıya giden basamaklar herkese göre farklılık gösterebilir. Daha da ötesi, başarıya giden yollar, dünya çapında insanlık açısından da büyük değişikliklere uğrar.

Başarı Kelimesinin Anlamı, İnsan Zihninde Nasıl Bir Değişim Geçiriyor?

Fiona Harrold, Başarının 7 Kuralı isimli kitabında, insanlığın başarı anlayışına dair yaşadığı değişimi çok net bir şekilde bizlere aktarıyor. Özellikle 2. Dünya Savaşı’nın ardından başarı kelimesinin insan zihnindeki karşılığının tamamen parasal varlıkla eşdeğer olduğunu belirten Fion, günümüzde ise başarının artık daha manevi değerler ile belirlendiğini yazıyor.

Günümüzde ortalama insanın yaşam kalitesi, geçmişle kıyaslandığında bir hayli gelişmiştir. İnsanlar artık daha iyi eğitim alıyor. Devletler yurttaşlarına destek olmak için çeşitli sistemler ve politikalar geliştiriyor. Başka bir deyişle, insanlar öyle görünmese de aslında mutlu olmak için daha çok nedene sahipler. Öte yandan, başarıya ulaşmak için yeni bir algı evrimi gerçekleşiyor. İnsanlar mevcut değerleri yeniden gözden geçirmeye başladılar ve artık aile, sağlık, çevre ve sosyal adalet gibi kavramları maddi kazanca göre daha çok önemsiyorlar. Üstelik zaman giderek daha fazla önem kazanıyor ve artık bir kez geçtikten sonra geri alınamayacak bir şey olarak kavranıyor. Yaşamda tatmin olmak isteği giderek merkezi konum kazanıyor.

Sonuç olarak başarı dediğimiz kavram, artık tamamen kişisel bir kavram haline geldi. Neden başkalarının standartlarına göre yaşamak zorunda kalasınız? Neden herkesin hedefi, hep en yükseğe çıkarak en tepedeki insan olmak zorundadır? İnsanlar, artık daha az kariyer vaat eden ama daha keyifli ve daha çok tatmin sağlayan işlere geçiyor. İnsanlar, artık toplumun en çok kabul ettiği işleri değil, kendi sevdikleri işleri yapmayı tercih ediyor.

Başarılı İnsanlarda Görünen 7 Altın Kural

Peki, böyle bir değişimin içerisinde başarıya nasıl ulaşılır? Eğer her başarı örneği kişisel bir örnek olacaksa, başarıya giden adımlar olarak tanımladığımız tavsiyeleri ve ipuçlarını nereye koyacağız? Yazar Fiona göre bu noktada temel alınması gereken bakış açısı, başarıya giden basamakları kendimize göre değerlendirmek ve bunu yaparken her başarıda ortak olarak görünen özellikleri benimsemektir.

Fiona, kitabında her başarılı insanda ortak olarak gözlemlenen özelliklerden çıkarılmış 7 ana kuraldan bahsediyor. Yazara göre başarılı olan insanlar, bu kuralların ışığında davrandılar ve her biri kendi alanlarında başarılı oldular.

1. Tutkulu Olmak

Fiona, ilk altın kuralın tutku barındırmak olduğunu belirtiyor. Tutku olmadan bir işte başarıya ulaşmak mümkün değildir. Çünkü tutku duymak, ulaşmak istediğiniz hedefi gerçekten istediğiniz ve bir amacınızın olduğu anlamına gelir. Yazara göre bu amaç, keyifli ve anlamlı bir yaşam standardına ulaşmanızı sağlar. Kim beklentisi olmayan bir hayatı sürdürmek ister ki? Eğer net bir amaca sahipseniz, yaşama isteğiniz ve tutkunuz da oluşur.

O zaman kendinize vizyonunuzun ve tutkunuzun ne olduğunu sormanız gerekir. Fion, cevaba ulaşmak için kendinize sırayla şu soruları sormanız gerektiğini belirtiyor:

  • Hayatta en çok istediğim şey nedir?
  • Dünyada olmasını en çok istediğim şey nedir?
  • Beni özel kılan nedir?
  • Neler yapabilirim, bunları hemen şimdi yapabilir durumda mıyım?
  • Eğer yaşamımı sürdürmek için çalışmak zorunda olmasaydım ne yapardım?
  • Yapmayı en çok sevdiğim şeyler nedir?
  • Beni hayata en çok bağlayan, güçlü ve bütün hissettiren üç şey nedir?
  • Bazen kendimi hapiste gibi hissediyorum, devam edebilmek için ne yapmalıyım?
  • 10 yaşımda ya da daha küçükken ne yapmayı severdim?

2. İnanmayı Öğrenmek

Ne düşünürseniz ona inanırsınız. Eğer istediğiniz şeylere gerçek anlamda inanırsanız, o şeye ulaşırsınız. Bu ikna yetenekleri içinde de geçen bir kuraldır. Karşınızdakini bir şeye ikna etmek istiyorsanız, öncelikle o şeye kendiniz inanmanız gerekir. Bu kural, aynı zamanda herkesten farklılaşmanız için de gerekli bir unsurdur. Özgür bir iradeye sahip olduğunuzu hissetmek ve hayatın gidişatına kendinizi bırakmak istemiyorsanız, istediğiniz şeyleri yapabileceğinize inançlı olmalısınız.

Kendi hayatınızın nasıl olması gerektiği konusunda dış koşulları fazla önemserseniz, kendi özgünlüğünüze giden kapıyı kapamış olursunuz.

Fion, bu konuda öncelikle kendiniz hakkındaki inançlarınızı gözden geçirmeniz gerektiğini belirterek, ardından yeni inançlar sistemi yapmanızı ve bunu yaparken aşağıdaki yöntemlere başvurmanızı söylüyor:

  • Amacı tanımlayın. Gerçekten ne yapmak istediğinizi bilmek zorundasınız.
  • Her zaman başarılı sonucu gözünüzde canlandırın.
  • Aktif olun ve doğru insanların bunu görmelerini sağlayacak şekilde fırsatlar yaratın.
  • İnsanların sizi görmek ya da duymaktan mutlu olacağını varsayarak olumlu tepkiler bekleyin.
  • Kötümserliğin sizi ele geçirmesine izin vermeyin.
  • İnsanlara ulaşma ve ilerleme konusunda cesur olun ve hayal gücünüzü kullanın.
  • Kendinizden şüphe etmeyin, önereceğiniz her şeye saygınız tam olsun. Kendi değerinize inanın.
  • Önlenemez başarınıza ilerlerken heyecanınızı asla yitirmeyin.

3. Daha Fazlasını Yapmak

Fiona, üçüncü olarak başarılı olan insanların ortak özelliklerinin diğerlerinden daha fazla şey yapanlar olduğunu belirtiyor. Bu durumun, Albert Einstein’ın “Hareket olmaz ise hiçbir şey olmaz” ilkesiyle bağdaştığını da ekliyor. Eğer başarmak istiyorsanız, kararlı olmalı, zamanı nasıl kullanacağınızı bilmeli ve çok çalışmalısınız.

Sürekli aktif olmak ve istediğiniz başarıya ulaşmak için bir şeyler yapmak, size yorucu gelmez. Eğer gerçekten istediğiniz şey için mücadele ediyorsanız, verdiğiniz mücadele sırasındaki yorgunluk size dokunmayacaktır. Fiona, bu nedenle, kendinize uygun bir iş bulmanızın çok önemli olduğunu söylüyor. Aksi halde, yaptığınız iş size dünyanın en zor işi gibi gelecektir.

Fiona, aktif olan ve sürekli istedikleri iş ile ilgili çalışan insanların, toplum içerisinde neden daha fazla dikkat çektiklerini şöyle açıklıyor:

  • Bir acelecilik duygusuna sahiptirler. Dinamik ve enerji doludurlar. Gözleri daima fırsatlara açıktır.
  • Sürekli talepkar durumda olduklarından olayların akışından uzak değillerdir.
  • Kendilerini ilerletmek ve geliştirmek için sınırlar zorlamak isterler.

4. Daha Fazla Risk Almak

Başarıya giden en önemli kurallardan birisi de çoğu durumda korkusuz olabilmektir. Başarılı insanlar, başarısızlıktan korkmazlar, başarısızlığı daha iyi liderliğe giden yolda bir deneyim olarak ele alırlar. Onlar için başarısızlık, cesaret kazanmak ve daha emin adımlarla ilerlemek için bir araçtır.

Fiona, bu kural çerçevesinde, başarısız olduğunuz noktalara daha olumlu yaklaşmanız gerektiğini söylüyor. Onu bir başarısızlık olarak görmemeli ve kendinizi başarısız olarak nitelendirmemelisiniz. Aksi takdirde hem kendinize hem de çevrenizdekilere kötü bir örnek haline gelebilirsiniz.

5. Başkalarına İlham Vermek

Yazarın belirlediği kurallardan biri olan “başkalarına ilham vermek” konusu, çok mantıklı bir örgü üzerine kurulmuştur. Özellikle emlak sektörünün debdebesi içerisinde tüm işleri kendiniz yapmaya çalışamazsınız. Mutlaka bir ekip birliğine ihtiyaç duyarsınız. Bu noktada, lider olarak ekibinize ilham kaynağı olmanız çok ama çok önemlidir.

Ekip üyelerine iş yaptırmanın yolu, doğrudan talep etmekle olmaz. Onları, kendi arzularınızın çerçevesinde kendi hedeflerini koymaya davet etmelisiniz. Sizin istediğiniz başarı yolunda kendilerine alt başarı planları çıkaran kişiler, sizin için çok daha hırslı ve istekli şekilde işlerini yapacaktır.

Onlara ilham vermek için kendinize bir strateji belirlemelisiniz. Fion, bu konuda bizlere bazı yöntemler sunuyor:

  • Amacınızı açık olarak belirleyin. En basit tutumla ve yöntemle neyi başarmak istediğinizi tanımlayın.
  • Kendinizi başkalarının yerine koyun. Başka birinin konumunda olduğunuzu düşünün  ve o konumda amacınıza ulaşmak için neler yapabileceğinizi hayal edin.
  • Egoların, özellikle de kendinizinkinin öne çıkmasın engelleyin. Bir ekip oluştururken, farklı ve zeki insanlarla karşılaşacaksınız. Bir rekabet ortamı yaratmak yerine, herkesin kendisi gibi olduğu ve tam potansiyellerini ortaya koyabileceği bir ortam oluşturun. Böyle bir durumda ekibin her üyesi işe özgün katkılarda bulunabilecektir.
  • İşe sahip çıkmayı teşvik edin. Zaferin, herkes için zafer olacağını hissettirin.
  • İnsanları güçlendirin. İlham vermek istediğiniz insanın değerini tanımlayın ve takdir edin.
  1. Dirençli Olmak

Başarıya giden yol hiçbir zaman kolay olmaz. Her başarılı kişi, mutlaka zorluklardan geçmiş ve onlarla yüzleşmiştir. Bu zorluklara karşı olumlu tutumunuzu asla bozmamanız ve cesaretinizi kaybetmemeniz gerekir. İşte Fiona’un cümleleri ile dirençli olmanın yolları:

Hayatta iyimser olmak, öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir şeydir. Kendinize değer verme duygunuzu geliştirin. Olası tatsız durumlar hakkında endişelenmek yerine, her türlü durumu nasıl atlatabileceğinize kafa yorun. Karşılaştığınız durumu değerlendirin ve direncinizi sürdürebilmek için sizi motive edebilecek faktörleri açığa çıkarın.

İyimserlik her koşulda işe yaramayabilir. Böyle durumlarda, direncinizi yükseltmek için umuda ihtiyacınız vardır. Özellikle de savunduğunuz şeyin değerli olduğuna tam olarak inandığınızda. Gücünüz, gerçek bir sınavla karşılaştığınızda kanıtlanır. Somut bir durumla karşılaşmak daha önce farkında olmadığınız potansiyel yeteneklerinizi ortaya çıkarabilir. Böylece, karşılaşılan durum ne kadar zor olursa olsun, onu aşabilecek kapasiteye sahip olduğunuza inanmalısınız.

7. Cömert Olmak

Son olarak Fiona, cömert olmanın sizi iyi hissettireceğinden bahsediyor. Çalışanlarına, topluma ve çevreye karşı cömert olduğu kabul edilen işler, insanlara daha sempatik gelir.

İnsanlar, mali kaygılarla tüketicilerin haklarını ihlal eden şirketlere karşı daha duyarlı hale geliyor. Çalışanlar, kendilerine dürüst ve cömert davranıldığında bunun karşılığını, işlerini daha iyi yaparak ödeme eğilimindeler. Bunun aksi bir durumda şirketin genel performansı düşmektedir.

Peki, nasıl cömert olunur ve ne yapmak lazım? Fiona bu soruyu da birkaç madde ile şu şekilde özetliyor:

  • Diğer insanlar önemlidir. Onun değerini asla eksik ölçmeyin. Ona samimi ilgi gösterin.
  • Üstlerle ve iş arkadaşları ile uyumlu bir ilişki, daha fazla özen gerektirir.
  • Bir çalışan, yaptığı işten fazla bir şeydir. İnsanı bir bütün olarak ele alın.
  • Başkalarının deneyimlerinden dersler çıkarın ve yalnızca kendi deneyimlerinizden öğrenemeyeceğinizi onlardan öğrenebileceğinizi unutmayın.
  • İyi bir dinleyici olun. İnsanların kendileri hakkında konuşmasını sağlayın ve dikkatle dinlediğinizi hissettirin.
  • Kendinizi cömert hissedin. Başarırlarınıza karşı minnet duyun ve bunu başkaları ile paylaşın.
  • Vaat ettiğinizi yerine getirin. Somut tutumlar sergileyin.
  • Ekibinizin üyelerinden daha fazla çalışın. Başkalarına karşı değil, kendinize karşı da cömert olmanız gerektiğini unutmayın.
  • Cömertliği gündelik hayatınıza taşıyın.
  • Yapıcı cömertliği geliştirin. Çabalarınızın iyi sonuçlar vermek zorunda olduğunu unutmayın.
DİĞER HABER
05 Aralık 2016