Haziran ayında Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirilen “Yeni Deprem Tehlike Haritası Ne Söylüyor” başlıklı kongrede Prof. Dr. Şerif Barış tarafından İstanbul için 50 kilometre çevreleyen bir alanda 30 yıl içerisinde 7’den büyük bir depremin olması ihtimalinin % 65 olduğu beyan edilmiştir.
2017 yılının Ocak ayında açıklama yapan eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki ise İstanbul’da 50,000 adet riskli binanın içerisinde yaklaşık 250,000 adet de bağımsız bölümün riskli olduğunu söylemiştir. İstanbul’da ki deprem kaynaklı bir afetin yüzdesini ve daha sonra ki insan hayatına etkisini yukarıdaki beyanlardan görebiliyoruz. Fakat bu tür afetlerin etkisinin azaltılmasını sağlayacak önlemlerin yol haritasını içeren Kentsel Dönüşüm Master Planı’na dair çalışmalar nasıl ilerliyor?
2012 yılının Aralık ayında resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun üzerinden günümüze kadar bina (585 bin riskli konut ve işyeri) veya alan bazlı (Türkiye genelinde 230 riskli ve 97 rezerv alan) binlerce uygulama gerçekleştirildi. Bu uygulamalar gerçekleştirilirken de kanun içerisinde tespit edilen eksik noktalar yüzünden çeşitli zorluklar yaşandı.
2016 yılının Ekim ayında bu eksikliklerin kısmen giderildiği Uygulama Yönetmeliği Değişikliği resmî gazetede yayınlandı. Bu düzenlemelere çeşitli kanun ve yönetmeliklerle de destek verilmeye çalışıldı. Fakat özellikle İstanbul ölçeğinde bu yapılan düzenlemelerin yeterli olmayacağı, çünkü Kentsel Dönüşüm Master Planı olmadan Kanun’un amacına uygun çalışmaların ve uygulamaların yapılmasının mümkün olmayacağı teknik ve mantık verileri çerçevesinde ortadaydı.
6306 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği dönemden itibaren Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve birçok belediyenin bünyesinde yürüttüğü kentsel dönüşüm çalışmalarında görev yaparken, kentsel dönüşümde uygulama ihalelerinin master planlar olmadan, benzer lokasyonlardaki alanlar arasında ilişki kurulmaksızın ve bütüncül yaklaşımlardan uzak yapıldığına şahit olmuştum. Türkiye’de sokak ölçeğinden mahalle ölçeğine kadar yapılmış olan kentsel dönüşüm çalışmaları uzun süre il ve ilçe ölçeğinde master plan olmadan yapılmaya çalışıldı. Son dönemlerde ise Tekirdağ, Antalya ve İstanbul gibi Büyükşehir Belediyeleri ile Gaziosmanpaşa ve Altınordu gibi İlçe Belediyeleri master plan çalışmalarının olduğunu beyan etmeye başladılar.
Halbuki 6306 sayılı kanun ile birlikte Türkiye genelini kapsayan üst ölçek planlardan başlanarak planlama yapılması, bu planların da bölgesel ve yerel (il, ilçe, mahalle) planlara indirgenmesi gerekmekteydi.
İstanbul Kentsel Dönüşüm Master Planı, tam bu noktada kritik bir önem taşımaktadır. 2016 yılında ihalesi yapılmış olan ve İBB tarafından 3 aşamalı olacak şekilde hazırlatılan plan içerisinde 22 adet fırsat alanına ve 6 adet kentsel dönüşümün başlatılacağı öncelikli alana yer verileceği beyan edilmiştir. Öncelik verilen kentsel dönüşüm alanları için de ayrı ayrı kentsel tasarım projelerinin hazırlatılmasına karar verilmiş olup ilk olarak belirlenen Tarihi Yarım Ada – Fatih İlçesi’nin ihalesi de geçtiğimiz Ağustos ayı içerisinde yapılmıştır.
Kentsel Dönüşüm Master Planı için İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlatılan internet sitesinde “Kentsel dönüşüme dair çalışmaların parçacıl olarak yürütülmesinden kaynaklanan problemler sebebiyle, İstanbul’un küresel ölçekte üstlendiği rol ve sahip olduğu imkanlar dikkate alınarak, üst ve alt ölçekli planlar arasında geçiş imkanı verecek, afete duyarlı, ekonomik gelişme ve sosyal bütünleşmenin gözetildiği, yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik, sürdürülebilir bir anlayışla 39 ilçeyi kapsayacak şekilde bütüncül ve kapsayıcı bir yaklaşım ile İstanbul Kentsel Dönüşüm Planı hazırlanmaktadır” ifadesine yer verilmiştir. Planın yapım aşamasında tüm ilçe belediyeleri, paydaşlar ve yatırımcı odak gruplarıyla toplantılar organize edilmiş olup, üst ölçek kararların alındığı ve önerilerin yer aldığı bir plan ve raporu geçtiğimiz aylarda tamamlanmıştır.
Planın Metodolojisi (Kaynak: www.ikdmp.istanbul)
İBB tarafından yaptırılan kentsel dönüşüm master planı sonucunda belirlenen alanlarda uygulamanın nasıl ve ne zaman gerçekleştirileceğine dair herhangi bir beyan yoktur. Uygulamaya geçildiğinde de geç kalınmış olmasından dolayı, uygulamalar sırasında bazı sorunların yaşanacağını öngörmek de mümkündür. Haziran ayı içerisinde çıkartılan Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslara göre belgelendirilen ve yasal sürecini tamamlamış olacağı beyan edilen gayrimenkullerin tamamının veya bir kısmının izin verilen yapılaşma koşulları dışında kalması durumunda kentsel dönüşüm hak sahipliğinde değerlendirme dışında bırakılacağı beyan edilmiştir. Bu gibi durumların daha şimdiden master plan bünyesinde gerçekleştirilmesi beklenen uygulama süreçlerini sekteye uğratacağı aşikardır.
Bu konuya dair somut bir örnek olarak yıllardır sıkıntılı süreçlerin içerisinde olan Sarıyer İlçesi, Fatih Sultan Mehmet Mahallesi (Küçük Armutlu) verilebilir. İmar barışı olarak adlandırılan yapı kayıt belgesi konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkilileri ile bir araya gelmelerine rağmen arazilerin mülkiyet yapısının çeşitliliğinden ve bölgenin plansız olmasından kaynaklı problemlerden dolayı yapı kayıt belgesi sorununu çözememiş durumdadırlar. Üstelik Fatih Sultan Mehmet Mahallesi, yeni hazırlanan master plan bünyesine de dahil edilmemiştir. Dahil edilmeleri durumunda ise imarsız ve vakıf mülkiyetine ait alanlarda olduklarından yapı kayıt belgelerinin işe yarayıp yaramayacağı belirsizliğini korumaktadır.
İstanbul gibi tarihi mirası, doğal güzellikleri ve plansızca artan nüfusun ihtiyaçlarına yetişmeye çalıştıkça parşömen kağıdı gibi sürekli silinip (yıkılıp) tekrar yazılan (inşa edilen) bir şehrin sonunda bir Kentsel Dönüşüm Master Planı olmalıydı. Bu süreçte belki geç kalınarak bütüncül yaklaşımın zedelenmesine yol açıldı ama zararın neresinden dönülürse kârdır diyerek ilgili kurumların üzerlerine düşecek sorumlulukları yerine getireceğini temenni ediyorum.