Her markanın bir hikâyesi var, ama bazı markalar hikâyelerini çok daha iyi anlatıyor. Siz de kendi markanızın hikâyesini nasıl iyi anlatacağınızı öğrenerek markanızın bilinirliğini ve değerini artırabilirsiniz.
Bugün size markanızı daha iyi anlatabilmek için kullanabileceğiniz 5 hikâye anlatma tekniğinden bahsedeceğiz:
Teknik 1: Müşteriyi Birinci Plana Koymak
Aslına bakarsanız, sizin hikâyenizin büyük bir kısmını müşteriler oluşturuyor. Yani işinizin ve markanızın başrolleri aslında müşterileriniz ve siz sadece destekleyici bir rol oynuyorsunuz.
Hiçbir şey yapmadan önce kendinize şu 3 basit soruyu sormanız gerekiyor:
Her zaman görünenin ötesine geçebilmelisiniz. Eğer iyi bir gayrimenkul danışmanı olmak istiyorsanız, dinleyici kitleniz hakkındaki cevabınız “ilk defa konut satın alacaklar” tarzında basit bir ifade olmamalı. Bunun yerine müşterilerinizin kişilik özelliklerini saptamalı, kimin evde kimin işte olduğu gibi ayrıntılara göz atmalı ve günlük sorunlarını belirlemelisiniz. Böylece sunduğunuz ürünün müşterinizin hangi sorunlarına çözüm olabileceğini öngörebilirsiniz. Dinleyicinizi tanırsanız, hikâyesinde hangi rolü oynayacağınızı daha çabuk belirlersiniz.
Diyelim ki sizin dinleyiciniz Zeynep Hanım. Kendisi üniversiteyi bitirmiş ve başka bir şehirde işe başlayacak. Bu şehirde bir ev tutmak hatta belki de satın almak istiyor, fakat öğrenciliğinden kalan kredi borçları onu düşündürüyor ve en iyi seçenek gelene kadar beklemek istiyor. Bu düzeyde bir tanımlama yaptıktan sonra artık Zeynep Hanım’a daha kolay yardımcı olabilirsiniz değil mi?
Teknik 2: Hikâyeye Başlangıç, Gelişme ve Sonuç Eklemek
Hikâyenizi anlatırken, ona 3 perdeli bir tiyatro oyunuymuşçasına yaklaşmanız gerekiyor. Birinci perde kahramanı tanıtacak, ikinci perde sorunun gelişimine değinecek ve üçüncü perde olayları çözüme kavuşturacak. Bu basitlik başarılı bir hikâye oluşturmak için önemli.
Küçük bir örnek verelim:
1. Perde: Mehmet yerel bir gayrimenkul danışmanlık ofisinin sahibi. İşleri iyi gidiyor, ama çok daha iyi olabilir. Mehmet e-mail pazarlaması hakkında yeterli bilgiye sahip değil ama yine de bir e-mail listesi satın alarak potansiyel müşterilere ulaşmaya karar veriyor.
2. Perde: Mehmet’in başı dertte. Satın aldığı listeye e-mail gönderdiğinde, e-mail şirketinin politikasına aykırı davranmış oldu ve hesabı bir süreliğine kapatıldı. Mehmet hem kullanamayacağı bir listeye para yatırdı, hem de şu an gerçek müşterilerine e-mail atamıyor.
3. Perde: Mehmet sonunda bu işten tek başına sıyrılamayacağını anladı ve iyi bir pazarlama firması ile iletişime geçti. Birkaç ay sonunda ise müşterilerinden e-mail ile paylaştığı gündemlerin ne kadar başarılı olduğu ile ilgili geri dönüşler almaya başladı ve içerikleri sosyal medyada paylaşılıyor.
Bu örnek direkt olarak gayrimenkul sektöründe çalışan ve teknolojik araçlar konusunda endişe duyan danışmanlara seslenen bir hikâye oluşturuyor. Aynı hikâye anlatma şeklini müşterileriniz, karşı taraf ya da potansiyel müşterileriniz için de kullanabilirsiniz.
Teknik 3: Gerçekçi Olmak
Siz bir hikâye anlatıyorsunuz, satış yönergeleri vermiyorsunuz. Eğer tek yaptığınız şey kendinizi övmek ile hizmet ve ürünlerinizi müşterinizin gözüne sokmak ise kimse sizi dinlemeyecek.
İlgi çekici bir hikâye konuşma tadında olmalı ve müşterinizi içine çekmeli. Hikâyeniz ancak ve ancak gerçekçi olduğu zaman insanları ortak bir noktada toplayabilir. Kurumları ve kişileri korumak adına isimleri kullanmamak kabul edilebilir. Ama müşterilerinize masalsı pazarlama başarılarından bahsetmek kabul edilemez. Zaten bu tarz bir abartıyı müşteriniz hemen fark edecek.
Müşterinizin hayal gücünü hareke geçirmek ve uzun süreli ilişkiler için bir taban oluşturmak adına mesajınızı otantik tutabilirsiniz. Ama dürüstlüğün her zaman takdir edileceğini unutmayın.
Teknik 4: Doğru Bir Dil Kullanmak
Hikâyeniz ne kadar iyi olursa olsun, müşterileriniz anlamadığı sürece değerli değildir. Zeynep Hanım’a çok anlam ifade eden bir hikâye aynı anlamı Selin Hanım’a vermeyebilir. Eğer müşterinizin dikkatini çekmek ve onları hikâyeye duygusal olarak bağlamak istiyorsanız, onların dilinden konuşmalısınız. Bu da müşterilerinizin demografik özelliklerine en uygun ses tonunu ve konuşma stilini saptamak anlamına geliyor.
Teknik 5: Hikâyeyi Değiştirmek
İlgi çekici bir hikâye zaman içerisinde evrilmelidir. Yani hikâyenizin detaylarında süreç içerisinde değişiklik olmasında, hikâyeye yeni bölümler eklenmesinde ya da hikâyenin yeniden kurgulanmasında bir sorun yok. Sizin amacınız markanızı müşterilerin anlayabileceği bir şekilde en iyi yöntemle anlatmak, bu yüzden değişiklik yapmaktan çekinmeyin.
Hikâye anlatmak müşterilerinizle bağlanmak, müşteri ilişkilerini geliştirmek ve markanın değerini artırmak için oldukça iyi bir yöntemdir. Yukarıdaki teknikleri kullanarak pazarlama aktivitelerinize katkı sağlayacak ilgi çekici bir hikâye oluşturabilirsiniz.