Film, IMDb gibi eleştiri puanlarını olabilecek en adil değerlendirme sonucu belirleyen sitede 10/10 alıyor. Bilenler bilir, nice ödüllü film bu sitede bu puana ulaşamamıştır. Yüksek oranda tavsiye edilen filmler arasında geçiyor.
Hikaye gerçek bir yaşam öyküsü temel alınarak, beyaz perdeye uyarlanmış. Filmin başında Brad Cohen’i çocukluğunda görüyoruz. Brad’in Tourette Sendromu olduğu için, beynindeki nörolojik problemler nedeniyle istemsiz olarak sesler çıkarmakta ve birtakım tikler yapmaktadır. Ne yazık ki Brad’in bunları kontrol etmesi mümkün değildir. Üstelik Tourette Sendromunun bilinen tıbbi bir tedavisi yoktur. Yani Brad Cohen başına gelenle ömür boyu yaşamak zorundadır. Zekası yerinde olduğu için toplum tarafından özürlü olduğu anlaşılamamaktadır. Bu nedenle çevresindekiler tiklerini kontrol etmesini beklerler. Annesi bir terslik olduğunu anladığı için Cohen’i doktora götürür. Ama doktor bile tam olarak teşhis koyamaz ve çeşitli inkar mekanizmaları geliştirdiği için çocuğun böyle davrandığını söyler. Yani edildiği takdirde hareketlerini kontrol edebileceğini ima eder.
Annesi yılmadan konu üzerinde araştırmalar yapar ve en sonunda kalın kalın ciltli tıp kitaplarının arasında belirtileri oğlunun rahatsızlığına benzeyen ’’ Tourette Sendromu’’ adında bir hastalık olduğunu bulur. Bu bilgiyi doktorla paylaştığında ise durum açıklığa kavuşur. Brad’in tikleri ve çıkardığı sesler istemsizdir. Yani tikleri kontrol etmesi mümkün değildir.
Fakat teşhis konulması ve gerçeklerin açığa çıkmış olması sorunu çözmez. Kendi babası da dahil olmak üzere çevresindeki insanlar bu problemi kabul etmek istemezler. Sadece annesi ve kardeşi onun hastalığına değil, yapabileceklerine odaklanırlar. Yani onun birey olmasına izin verirler. Brad’e mücadelesi sırasında tam destek verirler. Filmde vurgulanmak istenen, her bireyin yaşamının kendi mücadelesini gerektirdiğidir.
Brad okul hayatında sürekli dışlanır ve zorluklarla karşılaşır, en sonunda gittiği bir okulda gerçek bir eğitmen olan okul müdürü Brad’in problemini anlar. Brad’in sorununu bütün okula anlatmasını ve bu problemin elinde olmayan bir hastalık sonucu olduğunu ifade etmesine imkan tanır. Bundan sonra Brad’in hayatı biraz daha rahatlar. Öğrenimine devam eder ve tamamlar. Öğretmen olmaya hak kazanır. İnsanların farklı olabileceğini ve bu farkların onların yaşam amaçlarına ulaşmalarını engelleyemeyeceğini çocuklara gösterebilmek için, özellikle öğretmen olmak ister.
Ama hayatın içinde yer edinmek, Brad gibi görünür problemleri olan insanlar için biraz daha zordur. İşe kabul edilme aşaması, onlarca hayal kırıklığı ile geçer. Kimse okulunda onun gibi bir öğretmen istemez. Annesi ile yaptığı bir konuşmada ümitsizliğe düşüyor gibi görününce, annesi tercihin kendisine ait olduğunu ‘’… Yaşamını ya kendisinin ya da Tourette sendromunun yöneteceğini…’’ hatırlatır.
Bunun üzerine kararlılığı bilenen Brad, detaylı bir okul araştırmasına girer. Pes etmeden bütün okullara başvurur. Sürekli ret cevabı alır ve başvurmaya devam eder. En sonunda bir okulda insanların farklı olduğunun kabullenilmesi gerektiğini düşünen ve herkesin bir şansa ihtiyacı olduğuna inanan bir idareci grubu sayesinde işe alınır ve çalışmaya başlar. Bu kadar zor bulduğu işine dört elle sarılır. Öğrencileri onu benimserler ve çok severler. Yılın sonunda müfettiş raporlarına göre ‘’Yılın En Başarılı Acemİ Öğretmeni’’ seçilir. Ödül töreni sırasında yaptığı konuşmada, öğrencileri ile beraber film boyunca sık sık verdiği mesajları pekiştirir.
Filmin sonunda Brad Cohen çok sevdiği bir kızla aşk evliliği yapar ve babasıyla da arasını düzelterek yaşamına düzgün bir yön verir.
Dünyanın en zor ticaretine yön veren ve emlak sektöründe görev alan biz danışmanlar için, filmden çıkarabileceğimiz dersler oldukça açık görünüyor. Emlak danışmanı olarak, çalışma hayatımızda karşılaştığımız talihsizliklerin, insanların yanlış yargılarının bizi yolumuzdan alıkoymasına asla izin veremeyiz.
Emlak sektöründe iyi niyetle çalışmamıza rağmen, kendimizi başarısız hissederek pes etme noktasına gelebiliriz. Meslek hayatımızda vazgeçmenin cazip göründüğü zamanlar olabilir. Ama bizim temel çalışma prensibimiz tıpkı Cohen’in yaptığı gibi bütün olasılıkları araştırarak, pes etmeyerek, azimle fırsatları bulunduğu yerden çıkarıp değerlendirmektir.
“Kendi omuzuna tırman;
başka türlü nasıl yükselebilirsin ki”
Nietzsche