Yaklaşık iki aydır emlakbroker.com üzerinden her pazar günü bir kitap tavsiyesinde bulunuyor ve iş dünyanıza artı katacak farklı bakış açılarını sizlere sunuyoruz. Hazırladığımız bu haftalık kitap tavsiyeleri makalelerimiz ile ilgili çok olumlu geri dönüşler alıyoruz ve bundan son derece memnunuz. Amacımız, gayrimenkul sektöründe hizmet veren sizlere bir nebze de olsa yenilik katmak ve cesaret vermektir.
Bu haftaki kitap tavsiyemiz de sizleri cesaretlendirecek ve iş dünyanızda nasıl fark yaratacağınızı gösterecek bir içeriğe sahip. Yazarımız Daniel Smith ve kitabımız Steve Jobs Gibi Düşünmek. Evet, cesaret verici, yenilikçi ve farklı düşün deyince akla Steve Jobs’un gelmemesi zaten olmazdı!
İnsanlığın teknoloji çağına geçmesinde yarattığı etki ve mükemmeliyetçi yaklaşımı sayesinde yönetim anlayışına getirdiği yenilikçi bakış açısı ile Steve Jobs, her sektörden iş insanının örnek alacağı özellikler ile dolu. Hiç kimseyi tarihin en büyük dehası gibi göstermek istemiyoruz ama Steve Jobs’un dünyada gerçekleştirdiği teknolojik yeniliklerin insanların gündelik yaşamı ve iş dünyasının gidişatı üzerinde bıraktığı etkiyi göz ardı etmek imkânsız. Öyle ki günümüzde gayrimenkul sektöründe artık teknoloji ile barışmadan yükselemeyecek olmanızın sebeplerinden birinin Steve Jobs olduğunu söylemek abartı olmaz.
Peki, Steve Jobs Gibi Düşünmek kitabında nelerden bahsediliyor ve size ne gibi bir katkısı olacak? Bu kitap, Steve Jobs’ın kısa bir hayat hikayesi niteliğinde olduğu gibi, iş dünyasında örnek alınacak pek çok yaklaşımın da örnekler ile açıklandığı bir rehber niteliğinde. Özellikle Steve Jobs’un ürettiği teknolojilerde kullandığı fikirlerin nasıl oluştuğu hakkındaki örnekler çok çarpıcı. Bunlardan birini sizlerle paylaşmak isteriz.
Bilgisayar şirketi IBM’in düzenlediği bir fuara katılan Steve Jobs, bu fuar sırasında yeni üretilen bir özelliğin anlatılma aşamasını zihnine kaydediyor. Bu özellik, bir klasörü açınca içindeki bulunan dosyaların görüntülenmesini sağlayan basit bir sistem. Ancak IBM, bu özelliği teknolojik cihazlar ile bütünleşik olarak nasıl kullanacağı ve ne tür bir yol izleyeceği hakkında en ufak bir fikre sahip değil. İşte Steve’in zihnine kazıdığı bu özellik, onun teknolojiye son derece yatkın dahiyane zekası ile birleşince yıllar sonra ortaya bilgisayar alanında inanılmaz bir yankı bulan özelliği çıkarıyor.
Bu örneği okuyunca belki bazılarınızın aklından “Yani çalmış!” gibi bir düşünce geçebilir. Ancak biz bunun çalma değil, her fikirden bir ilham alma eğilimi olduğunu düşünüyoruz. Sonuç olarak IBM ortaya bir fikir koymuş ancak bunu insanların kullanabileceği bir teknoloji haline getirmeyi başaramamıştı. Steve Jobs ise işte kimsenin yapamadığı bu noktayı başarıyordu.
Çünkü Steve Jobs, kendini mucitten çok düzeltici olarak gören bir adamdı. Öyle ki kendisi de bu durumu açık yüreklilikle şu şekilde dile getirmiştir:
Biz çok iyi fikirleri çalma konusunda her zaman utanmaz olmuşuzdur.
Kısacası Steve Jobs, düşünmekten ve kafa yormaktan bir an olsun uzaklaşmıyor. Gördüğü her bilgiyi ve her özelliği işine nasıl adapte edebileceğini düşünen bu yaklaşım, onun kendini sürekli yenilemesini ve ilerlemesini sağlıyor.
Kitapta dikkat çeken noktalardan bir diğeri de kötü sonuçlar alındığı zaman yapılacak davranış üzerine. İnsanlar genellikle kötü sonuçlar elde ettiği zaman düştükleri bu durumdan nasıl bir ders çıkaracaklarını kestiremiyorlar. Özellikle gayrimenkul sektörü gibi rekabetin çok yoğun olduğu bir alanda, bu gibi durumlar oldukça fazla yaşanabiliyor.
Kitapta bu anlamda Steve Jobs’ın nasıl bir yol izlediği anlatılıyor. Kendi kurduğu Apple’dan kovulduktan sonra bile hedeflediği işi yapmaktan vazgeçmeyen Steve Jobs, bu anlamda her sektör çalışanı için bir örnek oluşturuyor. Çünkü Steve Jobs’ta para hırsı veya yöneticilik isteği yoktu. O sadece dünyanın en iyi inovasyoncusu olmanın peşindeydi!
Kendisi bir idealist olan ve idealist felsefenin kurucusu Platon’a hayranlık duyan Steve Jobs, kendisine sorulan “Paranın ve eğlencenin peşinde değilsen, neyin peşindesin?” sorusuna “Bu evrende güzel bir iz bırakmanın” şeklinde cevap vererek benimsediği idealist yaklaşımı bir kez daha tekrarlıyordu.
Kitapta Steve Jobs’tan yola çıkarak bir iş yönetirken izlenecek bir takım kurallara da yer veriliyor. Bunları stratejik yönetim aşamaları adı altında şu şekilde sıralayabiliriz:
(Jobs, kendi yaklaşım tarzına en uygun kişileri bularak bu kişilerden Apple ekibini oluşturmuştu.)
(Jobs, hiçbir zaman düşünmeyi bırakmıyor ve her yeni şeyi işine nasıl adapte edebileceğini sorguluyordu.)
(Jobs, üreteceği teknolojiler ile ne kadar çok para kazanacağını değil, o teknolojilerin insanlığa nasıl bir etkisi olacağını hayal ediyordu.)
(Jobs, hiçbir zaman yerinde saymamıştı ve kendine, ürünlerine yenilikler katmanın peşinde koşturmuştu.)
(Jobs, piyasadaki genel geçer kurallara yönelik hareket etmektense, kimsenin önemsemediği ve aklının ucundan geçmeyecek noktalara yönelmeyi seçiyordu.)
(Jobs, eğer piyasada bir boşluk bulamazsa, o zaman piyasada yeni bir alan yaratarak o alanda ilerlemeye çalışıyordu.)
(Jobs, yarattığı markanın sadece ürünlerine değil, aynı zamanda pazarlamasından reklamına ve satışına kadar her aşamasına önem veriyordu.)
(Jobs, tüm bunları yaparken, hepsinin temeline bir yaklaşım tarzı ve bakış açısı yerleştiriyordu.)
Tüm bu aşamaları dikkate aldığınızda, aslında hangi sektörde olursanız olun, ihtiyacınız olan yaklaşımların bunlar olduğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz. Özellikle teknoloji ile bütünleşik olarak gayrimenkul sektöründe çalışmanın artık kaçınılmaz olduğu çağımızda, Steve Jobs’un bu yönetim yaklaşımları, hepimize yol gösterici nitelik taşıyor.
Vizyonumuza güvenerek kumar oynuyoruz. Bizim de bir tane olsun kabilinden ürünlerdense bunu yapmayı tercih ederiz. Bırakalım ötekini başkaları yapsın.
Teknoloji hiçbir şey değildir. Önemli olan insanlara, onların temelde iyi ve akıllı olduğuna ve gereken araçları verirsen onlarla harikulade şeyler yapacaklarına inancının olmasıdır.
O kadar çok şey yapmaya fırsat bulamıyoruz, o yüzden yaptığımız şeylerin hepsi çok iyi olmalı. Hayatımız bu çünkü. Hayat kısa, sonra da ölüyorsun.
İnancımız, müşterilerin önüne harika ürünler koymaya devam edersen, onların da cüzdanlarını açmaya devam edeceği yönündeydi.
Her sabah aynada kendime bakıyor ve şu soruyu soruyorum: 'Bugün ömrümün son günü olsa, yapmak üzere olduğum şeyi yapmak ister miydim?' Ve eğer çok uzun bir süre boyunca 'Hayır' cevabı veriyorsam, bir şeyleri değiştirmem gerektiğini anlıyorum.
Evrende bir iz bırakmaya çabalayan bir adamdı o. Bıraktı da. Sonra bir iz daha bıraktı. Sonra bir tane daha... Sonra bir tane daha...