Şişirilmiş balon motivasyonu nedir? Muhtemelen bu söz öbeğinin içeriğini biliyorsunuzdur. Facebook, kişisel blog hesaplar, kişisel gelişim kitapları vb. yayınlarda çokça karşınıza çıkmış olabilir. Çünkü hasta edici bir virüs gibi her yerdeler!
Daha üretken olmanızı, güne iyi başlamanızı, e-posta yığınından kurtulmanızı, size zaman ve para kazandıracak herhangi bir eylemin iyileştirileceğini iddia eden ipuçları, püf noktaları veya taktikler sunan içeriklerle karşılaşmışsanız “şişirilmiş balon motivasyonu” nu görmüşsünüz. Çünkü bu içerikler -sözde- motivasyonun getirisi olarak size altın tepsilerde sunulur ve ilk başta gözünüz kamaşır. Peki “şişirilmiş balon motivasyonu” nu nasıl ayırt edeceğinizi biliyor musunuz?
Alanınıza dair araştırmalar yapıp üretiminizi arttıracak motivasyonel becerileri sorgulamanızda hiçbir gariplik yok. Ancak motivasyon arttırıcı makalelerin gayrimenkulle alakası olmamasına rağmen sektöre yönelikmiş gibi aktarılması biraz garip gelir. Genellikle bir ofiste haftada en az 40 saat çalışan kişileri veya tam zamanlı kendi başına çalışanları hedef almasına rağmen konuyu emlak sektörüne kaydırmaya çalışan içerikler yayınlanıp duruyor. Her tarafınız bilgi kirliliğine bulanmış! Neyse ki emlakbroker.com sizi bu karmaşıklıktan kurtaran içeriklerin paylaşım platformu olarak haklı bir gurur yaşıyor.
Tüm bunları aktarırken, motivasyon kavramına sırt çevirmek de yanlış olur. Hayatın her alanında yardımcı bir araçtır motivasyon.
Emlakçıların isteğine göre bir iş kurma özgürlüğü olabilir. Bu durum, düzenli maaş alan veya yıllık performans incelemelerinden geçen çalışanlar gibi “dış motivasyon” kaynaklarına sahip olmadıkları anlamına gelebilir. Dışsal bir motivasyon yoksa işte başarı gösterilmez mi? Bu sorunun cevabı için içsel ve dışsal motivasyon kaynaklarını kavramakta yarar var.
Size güzel bir haber verecek olursak: Yapılan araştırmalar bize gösteriyor ki, dışsal motivasyon, çalışma alışkanlıklarını geliştiren ve devamını sağlamamıza yardımcı olan içsel motivasyon kadar etkilidir.
İçsel motivasyon; İçten gelen bir motivasyon “sopaya takılı havuç” olmadan bir görevi başarmanın ana nedenidir. Ancak “belirsiz bir şükran davranışı” gibi bir bileşene sahip olan içsel motivasyon ne parayla ne de kınanma korkusuyla ilgilidir. Bu motivasyonun kaynağı tamamen; sorun çözmenin verdiği haz ve görev tamamlayıp başarma duygusudur.
Biraz gerçekçi olalım: Para kazanmayı kısmen seviyor olsanız bile her gün işe gideceksiniz. Örneğin dışarıda bir anlaşma yapılırken komisyon alınmadığı takdirde hiçbir emlakçı işini yapmaya devam etmez öyle değil mi? Bu durum sizin içinde geçerli. Bu koşulda hatırlanması gereken bir nokta var: Alacağınız komisyonun üzerindeki kontrolünüz, sizi motivasyona ulaştırdığı kadardır. Genelde "Motivasyon Tepesi"’ne ancak üst düzey motivasyon sahipleri tırmanabilir yani bu koşul ekstra bir ihtiyacın da belirleyicisidir; içsel motivasyonun.
İşte içsel motivasyon tam bu noktada önem arz eder. İşinizi yaparken veya işinizin bir bölümüyle birebir uğraşırken onu, sizi eğlendiren ve motive eden bir hale getirirseniz paragöz danışman rakipleriniz üzerinde avantajlı konuma yükselirsiniz. Paragöz olmasanız bile kazancınız dolaylı şekilde artabilir.
Motivasyon için “Sihirli değnek yok”. Ayrıca, motivasyonunuza ilham verecek sihirli bir teknik, taktik veya araç da yok. Öyleyse ne var?
Belki sihir ellerinizdedir belki de içinizde…
Gayrimenkul danışmanlarının düştüğü hatayı şu şekilde özetleyelim: “Harekete geçmeden önce danışmanlar belirli metot uygulamanın zorundalık olduğunu düşünüyor. Kendilerini motive edecek şeyleri ararken konuşmacıları dinleyip motivasyon videoları izliyorlar.”
Bu motivasyon araçlarının fayda sağlayan bir yeri var fakat etkisi kısa süren araçlardır. Bir kişi günde kaç TED konseptine uygun görüşme gerçekleştirebilir? Hayat kamera önündeki gibi yaşanmıyor. Bazı başarıların anahtarı sizde gizlidir. Öykünmeden de başarılı olabileceğinizi unutmayın.
Motivasyonu hayatınızda sihirli bir değnek gibi hissetmenize gerek yok. Gerçek anlamda motive olmakta zorlanmanız hayatınızın diğer alanlarını da etkiliyorsa bir doktora görünün. Motivasyon sizi ateşleyen bir aracıdır, hedefiniz değildir!
“Dünyanın düşleyenlere de ihtiyacı var, yapanlara da. Ama düşlediğini yapanlara daha çok ihtiyacı var.” S. Breathnach
Bir danışmanın meslek hayatına nasıl başladığını örnek verelim; Murat 18 yıllık kurumsal yaşamdan kendi işini kurmaya yöneldi. Bu yüzden çevresinde, kendini ispat edip güven sağladığı bir patronu veya uyumlu çalıştığı meslektaşları kalmadı. Bundan sonra sadece kendine güvenmek zorunda.
Her gün listesindeki görevleri yerine getirmek için kendinden randevu alması gerekiyor. Biraz gülünç ama kendi işinin patronu olup tek kişilik çalışma kadrosu oluşturmanın sonucu bu şekildedir. Zorlu ama keyifli…
Motivasyonel olunduğuna dair hissiyat, kendini en motive hisseden insanlar için bile dalgalı bir seyir izliyor. Eğer şanslıysanız günde 45 dk motive olduğunuzu hissedebilirsiniz. Günün geri kalanında da sadece işlerinizi yapmaya yoğunlaşın. Her saat başı motivasyon yüklü olmanın ütopik olacağını da bilmenizi isteriz.
Mesaiye başladığınız bir gününüzü ve işinizin harika olduğunu düşünüp her gün başarıya odaklanmanız gerektiğini ve yapmanız gereken yığınla iş olduğunu biliyorsunuz. Vakit kaybettiren düşüncelere dalmanın gereği yok. İş denilince yüzünüzü ekşitmeyin, burada tüm gün sadece çalışmaktan bahsetmiyoruz. Örneğin keyifli bir müzik eşliğinde egzesiz yapmak veya iyi beslenmeyi de yapılacak işler arasında sayabiliriz.
Motivasyonun anahtarı “harekete geçme” eylemidir. İşe başladıktan 15 dk sonra ne motive olmadığınızı hatırlarsınız ne de diğer varoluşsal problemleriniz aklınıza gelir…
“Senin almaya cesaret edemediğin riskleri alanlar, senin yaşamak istediğin hayatı yaşarlar.” Sokrates
“Sorumluluk, emlakçıların sahip olmadığı en büyük duygudur.” Sorumluluktan uzak çalışma, kendi işinin patronu olan herkesin başına gelen bir durumdur.
Sorumluluk olmadan iş yapmak hatta -iyi iş çıkarmak zorlaşabilir. Bu durumda ne mi yapmalı?
Bir miktar hesap verme, işinin patronu olan danışmanların yararınadır. Mesela hedeflerinizi paylaşacağınız birisini bulun. Hedeflerinizden saptığınız anda sizi dürtecek ve eleştiriler getirecek birine ihtiyaç duyabilirsiniz.
Örneğin emlak işinde bir ortağa sahipseniz ikinizi birtakım işlerden sorumlu tutacak danışmanlarla birlikte çalışabilirsiniz. Mesela hafta başında “yapılacaklar listesi” ne dair gündem toplantısı gerçekleştirebilirsiniz.
Mesela elzem olan bir görevi sürekli erteliyorsanız dördüncü veya beşinci gün sonunda kaçtığınız işi ortağınıza devredebilir ve takviminizden çıkarabilirsiniz. El yazısı notlar canınızı sıkıyorsa bu konuda birinden yardım alabilirsiniz örneğin sekreter vb. Telefon görüşmelerinden pek haz almıyorsanız bu sorumluluğu yüklenmenize yardımcı olacak bir kişiyle çalışabilirsiniz ya da bu işi de devredersiniz. En azından kafanızı kurcalayan veya sizi yavaşlatan işlerden kurtulmanız motivasyonunuzu canlı tutmanıza yarar sağlayacaktır.
Zaman yönetimi, “şişirilmiş balon motivasyonu” için popüler bir konudur. Sizin için bir milyon şeyi aynı anda idare etmek bir nevi hokkabazlık olabilir. Gayrimenkul danışmanı olarak siz de zaman konusunda pratik olamasanız da zamanı yönetmeye çalışarak en azından görevlerinizi yerine getirebilirsiniz.
Pomodoro Tekniği, tipik olarak 25 dakikadan fazla süren işleriniz arasında kısa aralar vermenizin daha verimli olmasını sağlar. Büyük ve baş edilemez gibi gördüğünüz işlerin üstesinden Pomodoro Tekniği’ni kullanarak, kısa zaman aralıkları ile gelebilirsiniz.
Örneğin web sitenize içerik oluştururken üç Pomodoroluk mola verirseniz içerik oluşturmanın yükünden kolaylıkla kurtulabilirsiniz.
Yetişkin insanların başarı hissine kapılmaları için hemen sonuç almaları gerekiyor. Ancak “zaman” değişkeni burada göz ardı edilmemeli. Zamanı yönetebilme kabiliyeti ile çabucak sonuç elde edebilir ve başarının kapılarını aralarsınız.
Çoğu zaman müşterilerinizle ilişki kurduktan sonra kendinizi zorlanmış hissedebilirsiniz. Bunu karşı tarafa yansıttığınız takdirde büyük sorunlarla karşılaşma ihtimalini de düşünmenizde yarar var.
Örneğin müşteri aramalarından nefret ediyorsanız ve bu nefrete rağmen arama yapmaya devam ediyorsanız telefona cevap veren müşteriler, onlarla konuşmaktan tiksindiğiniz hissine kapılabilir.
Danışmanlar arama yapmaktan nefret ediyorlar. Aslında bunun sebebi sadece arama yapma zorunda olduklarını düşünmeleridir. İstemedikleri işler gibi arama yapmayı da son ana bırakıp çarçabuk yetiştirmeye çalışıyorlar. Oysa ki onları aradığınız vakit onlara zaman ayırıp sohbet edeceklerinin farkına varmaları gerekir.
Örneğin pazarlama konulu video veya harika bülten içerikleri oluşturmak sizi yeterince heyecanlandırabilir mi? Yaptığınız işle ilgili uğraşlar işinizi sevmenize katkı sağlar mı?
Yukarıdaki sorular işinize olan ilgi ve motivasyona yön verebilir.
“Evet” veya “Hayır” Diyebilirsiniz
“Zorlukları aşmanın tek yolu, yeni girişimlerde bulunmaktır.” Goethe
Karşınızda nasıl satış yapacağınızı ve neleri sunacağınızı önceden belirlediğiniz bir müşterinize sunum gerçekleştiriyorsunuz. Ancak liste sunumunda çiviyle çakılmış gibisiniz çünkü müşterinizi kendi tarafınıza çekmekte ve piyasa durumunu aktarmakta güçlük çekiyorsunuz. Müşterileriniz, Onlarla paylaşmayı istediğiniz piyasa analizini görmeyi reddediyorlarsa daha farklı olarak neler yapabileceğinizi öncelikle bir düşünün.
“Bu müşteri bu uğraşınıza değer mi?” diye sormakla işe başlayabilirsiniz.
Gayrimenkul sektörünü sadece para için seçtiyseniz belki müşteri ile uğraşmaya devam edebilirsiniz. Ancak hayatınıza bir denge oturtmak için bu işteyseniz bahsi geçen müşteri size uygun değildir. O zaman sorununuz kendiliğinden çözülüyor!
Hayır dememeye odaklanmış olabilirsiniz. Aslında yapmanız gereken “hayır” derken aslında başka durumlara “evet” dediğinizi unutmamaktır. Örneğin sizi uğraştıran müşteriyle uğraşmak yerine işinize üç liste daha ekleyebilir pazarlama kampanyanıza yeni bir soluk getirebilirsiniz.
İşinize hem kişisel hem de profesyonel olarak yaklaşmanız gerekiyor. Sadece para kazanmak için değil!
Her danışman, sorun yaşadığı durumların ana nedenlerine eğilmeli. Böylelikle onları bir işe çivileyen çalışmanın ana kaynağına inip bir değişiklik yapmaları gerekebilir.
Çoğu çalışan “Doğru işte çalıştığımı hissediyorum ama bana dayatılan koşulların yanlış olduğunu hissediyorum” gibi yaklaşımlara sahip. Bu koşullar altında değişim yapmanın tam da zamanı!
Çalışmanın zorluğuna dair genel düşünceler tıpkı bu cümlede analatıldığı gibi değil mi?; “İşin çalışma kısmı her zaman berbattır. Siz en iyisi alarm çaldığında yataktan kalkmakla zor olanı halledin!”
“Bir gün kalkacaksınız ve hep hayal ettiğiniz şeyleri yapmaya vakit kalmamış olacak. Şimdi tam zamanı. Harekete geçin.” Paulo Coelho