Titanik batmaması için yapılmıştı. Kaptanı ve mürettabatı zamanın en iyileriydi. Ayın olmadığı sakin ve sessiz berrak bir gece. Tarih 14 Nisan 1912. Fakat bu gece deniz tarihinin en büyük felaketi yaşandı. Tanrı bile batıramaz denilen gemi bir gecede sulara gömüldü.
O geceyle ilgili hala bir çok soru var. Bunlardan en kritik olanı neden battı?
Titanik felaketini açıklamak için kullanılan en yaygın görüşlerden biri haritada buzdağı tehlikesi olmasına rağmen Kaptan Edward John Smith yönetimindeki geminin aşırı hızlı oluşuydu. Kaptan, bir buzdağının gözetmenler tarafından görülmesi durumunda geminin zaman içinde dönebileceğine veya durabileceğine inanıyordu. Aniden ortaya çıkan bir buzdağı Titaniği yan tarafından yarmıştı. Sadece 5 saniye içerisinde Titanik'in su geçirmez bölümlerinde yaklaşık olarak 60 metrelik bir yarık oluşmuştu. Batmaz denilen gemi ölümcül bir yara almıştı.
Oysaki reklam ve halkla ilişkiler çalışmaları geminin batmasının imkansız olduğu yönündeydi. Başta Kaptan olmak üzere tüm mürettabat ve tasarımcılar geminin batmayacağını düşünüyordu. Öyleki 1910'daki tasarım toplantılarında, tersanenin genel müdürü Alexander Carlisle, Titanik'e kırk sekiz filika yerleştirilmesini önerdi, ancak bu fikir hızlı bir şekilde reddedildi. Tartışma daha sonra geminin dekoruna döndü. Titanik'e olan aşırı özgüven, o bölgedeki hava koşulları ve aniden ortaya çıkan buzdağı tehlikesinin önüne geçmişti. Aynı bölgeden geçiş yapan diğer geminin buzdağı uyarıları yok sayılmıştı.
Titanik buzdağına dümen kırmadan kafadan çarpsa gemi hala yüzebilirdi. Geminin sahipleri, bir kaza durumunda, Titanik'in kurtarılıncaya kadar batacağını hayal bile edemezdi. Aşırı özgüven, hava koşulları, tehlike karşısında hatalı kararlar denizcilik tarihinin en büyük felaketiyle sonuçlandı.
Titanik battıktan sonra, hem Washington hem de Londra'da soruşturmalar yapıldı. Her iki soruşturma da batışa sebep olan kişilerin suçlanamayacağına karar verdi. Bununla birlikte, muazzam can kaybına neden olan temel güvenlik konularını ele aldılar. Sonuç olarak, denizdeki güvenlik prosedürlerini iyileştirmek için uluslararası anlaşmalar yapıldı. Yeni düzenlemeler 24 saat kesintisiz telsiz başından görevlilerin ayrılmaması, mürettebat eğitimini, uygun cankurtaran tatbikatlarını, gemideki herkes için cankurtaran kapasitesini ve uluslararası bir buz devriyesinin oluşturulmasını kapsıyordu.
Fazla iç karartmadan özetleyecek olursak; Titanik, aşırı özgüven, kötü kararlar, güvenlik yetersizliği ve aniden ortaya çıkan bir buzdağı ile rezil olan ünlü bir gemiydi. Yıllar geçtikçe Titanik 'büyük felaketleri' sembolize etmeye başladı. Titanik 'eski bir hikaye' olabilir. Ancak bu hikaye sırasında keşfettiğimiz gibi hala iş, hayat, evren ve her şey hakkında öğretecek dersleri var bize. Sonuçta bir broker/danışman olarak sizde kendi geminizin kaptanısınız.
Bu yazı elbette işinizi Titanik gibi batırmanızı öğütlemez. Ancak Titanik'in nasıl battığını anlarsanız nasıl batmayacağınızı da anlamış olursunuz. Size işinizi batırabilecek, kurduğunuz onca hayalin kırılmasına sebep olacak sıkça yapılmış 6 kritik yanlışı hatırlatarak gayrimenkul danışmanlığındaki taze günlerinizin hezimete uğramasını engellemeye çalışacağız.
Kimi insanların büyük paralar kazandığı bir işin diğeri için para ve zaman israfından başka bir şey olmadığını görüyoruz. Sektör, muhit hatta hedef kitle dahi aynı iken bazılarının yakaladığı başarıyı diğerleri elde edemiyor. Peki bu diğerleri nerede hata yapıyor?
Bu makalemiz gayrimenkul piyasasında Titanik'in kaptanı olarak dolaşmak istemeyenler için buzdağını önceden haber veriyor :)
Bu çok havalı görülebilir ancak doğru anlaşıldığı takdirde pek çok probleminizin sebebinin burada yattığını görebilirsiniz. İşini kötü yönetenler acil durum havasında yaşar, önüne düşen meseleleri halletmeye çalışırken geçmişe yönelik bir değerlendirme ya da geleceğe yönelik bir plan ile uğraşamazlar.
O gün var olan sorunları çözmek onu o kadar meşgul etmektedir ki para kazanmasını sağlayacak esas görevleri dahi gözü görmeyecek, konsantre olamayacaktır. Böyle bir çalışma tarzında boş kalındığı an tembellik yapılır ve işin istikbali ile uğraşılmaz iken zamanını planlamayan bu danışman, işler üstüste binerek bir anda önüne yığıldığında akılalmaz bir panik havasında hareket ederek yapması gerekenleri de yanlış ve eksik yapmaya başlar.
Zamanınızı planlayın. Kurallarınız olmalı ve her işi bir zaman dilimi içerisinde planlayabilmelisiniz. Bu sektörde beklenemeyecek kadar acil olaylar nadiren yaşanır, o sebeple planınızı yapın ve zamanınızı işin gelişimi, istikbali ve daha çok gelir elde edebilecek şekilde kullanabilmek için doğru yönetin.
Pazarlama stratejisi olmadan danışmanlık yapmak, pimi çekilmiş bir el bombasıyla birlikte oturmak gibidir. İşinizi batırmanın sanırım en kestirme yolu da bu gibidir. Çok büyük ve sektörlerinde tekelleşmiş şirketlerin bile pazarlama stratejisi olduğunu ve bu plana sadık kaldıklarını görmekteyiz. Coca-Cola’nın pazardaki hakim payına rağmen pazarlama konusuna en takıntılı firmalardan biri olduğunu görüyoruz, biliyorlar ki onlar ipleri gevşettiğinde rakipleri sivrilerek müşterilerini kapabilir ve pazar payları küçülebilir.
Bu sektörde fakirlikten zenginliğe, mağlubiyetten zafere ve başarısızlıklardan en tepeye çıkmanın yolu pazarlamayı bilmektir. Ve doğru bir pazarlama stratejisi işletmenizi sınırlı bir süre zarfında dahi ileri götürebilecektir.
Bir gayrimenkul danışmanının asla yapmaması gereken şeylerden biri ile daha karşı karşıyayız. Bu danışmanlar satış sürecinde yahutta sizden bir ödeme bekliyorlarsa mükemmele yakın iletişim metotları ile karşınızdadırlar. Ancak işleri bittiğinde, satış tamamlandığında ya da ödemeyi aldığında artık iletişime dair hiçbir kanal kullanılmamaktadır.
Şayet müşterileriniz ile uzun vadeli bir iş ortaklığı kurmak, onların danışmanı olmak istiyorsanız mutlaka bağları sıkı tutmalı, onlarla iletişimi kopartmamalısınız. Müşterilerinizin en azından ayda bir bir şekilde sizden haber almaları, mesajınızı ya da mailinizi görmeleri gerekiyor. Ancak bu mailler, promosyon için gönderilen ve okumadan sildiğimiz maillerden olmamalı. Mesajlar bize pizza satmak isteyenlerin mesajlarından farklı ve kendini okutabilir olmalı. Onun dikkatini çekecek ve sizin ile bağlarını hala muhafaza etmesini sağlayacak içeriklere ihtiyacınız var.
Müşteriler ile sıkı bağlar kuramayan, onlar ile iletişimi işi bittiğinde kesenler şunu bilmeli ki onlar da sizinle işleri bittiğinde iletişimi kesecek ve bir dahaki ihtiyaçlarında ilk akıllarına gelen belki de bir başkası olacaktır.
Maalesef bir çok danışman doğaçlama davranmanın, hazırlık yapmadan o esnada bir şeyler uydurmanın daha başarılı bir sunum tekniği olacağını düşünüyor. İşin tuhafı bazıları bu meslekte bunu 30 senedir yapıyor.
Bu zor durumlarda başvuracağınız bir seçenek olsa hatta bazı durumlarda işe yarasa da sunum yeteneklerinizi geliştirmek ve planlamak konusunda bir bahane teşkil etmemeli. Aslında bilinmesi gereken şey şu ki pek çok danışmanın doğaçlama ev sunumlarını inceledikten sonra şahsi gözlemim bunların istisnasız tamamının berbat olduğu ve ancak ilgi çekici bir konut ile telafi edilebildiğini düşünüyorum.
İyi bir portföyü çok başarılı şekilde sunmanız gerektiğini düşünmeyebilirsiniz ancak güçlü düzeyde rekabetçi bir sektörde alternatif portföyleri çok daha etkileyici sunabilecek danışmanlar çıkacak ve müşterinizi elinizden alacaklardır. Ayrıca her sunum planı her bünyeye girmeyecektir, kişiselleştirilmiş sunumlara da ihtiyacınız olacak karşı karşıya kaldığınız müşteri tipine göre sunum belirlemeniz gerekecektir.
Danışmanların tamamı ev satıyor ve ev satım süreçlerinin neredeyse çoğu aynı. Ancak bu süreçte herkesten farklılaşarak sivrilmek, öne çıkmak isteyen danışmanın kendine sorması gereken bir takım sorular var: Nasıl satıcıya ve alıcıya daha iyi hizmet sunabilirim? Benimle tekrar çalışmalarını sağlamak için nasıl bir hizmet ortaya koymalıyım? Rakiplerimin sunmadığı neyi sunabiliyorum?
Bu soruları kendinize sormuyor, hizmet kalitenizi arttırmıyorsanız büyük fırsatları teptiğinizi bilmeniz gerekmektedir. Bölge ahalisine hizmet sunmak, onları organize ederek problemlerini çözmek bile pek çok iş fırsatını beraberinde getirebilir. Faydalı olduğunuz ya da temasta olduğunuz bir aile büyüğünün yönlendirebileceği çocuk ve torun kökenli referansları şaşırarak izleyeceksiniz.
Nezaket kurallarına uymaz, mail ve mesajlara geç cevap verir, ofisini toplamaz ve dosyaları klasörlerine yerleştirmez, herşeyi ama herşeyi yarım yamalaktır. Ve nihayet batar.
İşinizi düzene koymak için zaman ayırın. Kendinize, ofisinize ve işinize disiplinli ve profesyonel biçimde çeki düzen verin. Sabah kalkar kalkmaz gün içindeki gelişmelerin seni yönetmesine izin vermeyin, günü siz yönetin ve yönlendirin. Planlayın ve planlarınıza sadık kalın. Eğer bunları yapmaz, kendinizi ve işinizi disipline etmezseniz, sizden öncekilerin gittiği yere gideceksiniz: Kaybedenler klübüne... Yani Okyanusun derinliklerine...