Santiago Arana, Bolivya’dan yola çıkarak cebindeki 100 doları ile Amerika’ya gittiğinde, henüz 23 yaşındaydı. Dil bilmeden bir restoranda masaları gezerek para kazanıyordu. Yaklaşık 10 yıl sonra ise Amerika’nın batı yakasında en çok satan emlakçılardan biri haline geldi.
2015 yılında 300 milyon dolar değerinde satış yaptı ve Wall Street Journal tarafından üst üste beş kez en başarılı 250 emlakçı listesine girmeyi başardı. Şimdi Los Angeles merkezli bir emlak firması olan The Agency’de yönetici olarak hizmet veriyor.
Santiago Arana, sıfırdan başlayarak gayrimenkul sektöründe başarıyı elde etmek için çok çabaladığını söylüyor. Ama ona göre başarının sırrı asıl vizyon sahibi olmaktan geçiyor.
Benim hikayemi Amerikan rüyasına kavuşmak olarak nitelendirebilirsiniz. Nasıl derseniz deyin. Buraya geldiğimde hiçbir şeyim yoktu, ama sahip olduğum bir vizyon vardı. Çok çalışırsam ve kendime hedefler koyarak hayaller belirlersem, şu an bulunduğum noktada olacağımı biliyordum.
Vizyon sahibi olmak… Yani varmak istediğimiz noktayı bilmek ve ona ulaşmak istediğimizden emin olmak. Santiago’nun sahip olduğunu söylediği şey tam da buydu. Eğer vizyon sahibiyseniz, hiçbir şeyiniz olmasa dahi başarıya ulaşabilirsiniz.
Santiago, vizyon sahibi olmanın yanı sıra çok çalışmanın da gerekliliğini vurguluyor. Öyle ki başarıyı yakalamak için çabaladığı yıllarda, kendisine rol model olarak belirlediği Rodrigo Iglessias’a ulaşabilmek için en az beş defa girişimde bulunmuş. Çünkü Rodrigo da Santiago gibi 20 yıl önce Arjantin’den Amerika’ya giderek sıfırdan başlamış ve kendi markasını oluşturmuştu. Bu yüzden Arana’nın ona ulaşması önemliydi.
Santiago, uzun ve zorlu uğraşları sonucunda Rodrigo’ya ulaştı ve birkaç yıl boyunca ona danışmanlık etti. Rodrigo, şimdi Arana hakkında şu cümleleri paylaşıyor:
Onun kendi kariyerini planlama biçimine inanılmaz bir saygım var. Elde ettiği başarı, her gün gösterdiği çabanın bir kanıtıdır. O, çok çalışkan ve güvenilir bir adam. Ne yapmak istediğini biliyor ve istediğini yapıyor.
Gayrimenkul sektörüne atılan çoğu kişi, altı ay içerisinde ya yoğun rekabetin içerisinde kaybolup gidiyor ya da ekonomik dengelerin değişmesi ile mücadele edemeyerek piyasadan siliniyor. Santiago da bu aşamalardan geçmiş ve başarıya ulaşmış bir emlak profesyonelidir.
Santiago, tam piyasaya tutunmaya başladığı yıllarda (2008) ekonomik krizin yaşandığı bir piyasa içerisinde kendini buldu. Böyle bir krizin içerisinde emlak sektörü ve ev fiyatları alt üst olmuşken, o bu resesyonun etkisinden en az hasarı alarak kurtulmaya çalıştı. Hatta bu durumu kendi lehine çevirdiğini bile söyleyebiliriz.
Tıpkı size önceki makalelerimizde tavsiye ettiğimiz gibi, Santiago'da herkesin zorlandığı anlardan kendine bir avantaj çıkarmasını başardı. Uzun saatlerini ve günlerini harcayarak hizmet verdiği bölgedeki toplum ile iç içe oldu. İnsanlar ile ilişkiler kurmaya çalıştı ve satış yapamasa bile kendi markasını oluşturmak için o zorlu günleri bir avantaja çevirdi.
Santiago o günleri şöyle anlatıyor:
İlk önce çok zorlandım. İnsanlarla tanışmak için bir sürü kapı çalmak zorunda kaldım. Ben kendi bölgemde doğmuş büyümüş biri değildim. Okulu burada okumadım. Arkadaşlarım yoktu. Ailem ve çevrem yoktu. İnsanları tanımak için elimden ne geliyorsa yapmak zorundaydım.
Şimdi Santiago, bölgedeki en çok tanınan ve en geniş ağa sahip emlakçı olarak tanınıyor. Yıllarını verdiği bu sektörde pek çok başarılı emlakçı ile ortaklık sözleşmeleri imzalıyor.
Santiago kariyeri boyunca emlak sektöründe başarı göstermiş olan hikayeleri okumaya fazlasıyla önem verdiğini altını çizerek ifade ediyor. Bir emlak profesyonelinin entelektüel bir bakış açısına sahip olması gerektiğini düşünen Santiago, kendine esin kaynağı olan isimleri ve kitapları takip ederek zihnini yeni fikirlere her zaman açık bırakıyor. Okuduğu hikayelerden çıkarsamalar yapmaktan da geri durmuyor. İşte onlardan birkaçı:
Başarılı insanları her zaman takdir ettim. Başarılı insanların yaptıklarını her zaman için takip etmişimdir. Yaptığım okumalar sonucunda başarılı insanların hepsinde ortak noktalar olduğunu fark ettim. Hepsi sabahın erken saatlerinde uyanıyorlar ve çalışmaya başlıyorlar. En önemlisi ise her birinin sahip olduğu bir vizyonu ve hayali var. Ona ulaşmak için çabalıyorlar.
Santiago, okuduğu başarılı iş adamları hikayelerinden çıkardığı bu ortak noktaları kendi yaşamında uygulamayı da ihmal etmiyor. O her güne başlarken, erken kalkıyor, meditasyon yapıyor, eşi ve çocukları ile birlikte kahvaltı ediyor.
Santiago’ya şu an bulunduğu başarıya sahip olmak isteyen çok sayıda kişi olduğu söylenildiğinde ve onlara ne tavsiye edeceği sorulduğunda cevabı çok net oluyor. Öncelikle ne istediğinize karar vermeniz gerektiğini söyleyen Santiago, taksiye bindiğinizde nereye gideceğinizi söylemezseniz, gitmek istediğiniz yere ulaşamayacağınızı ifade ediyor ve ekliyor:
Açık olun. Hedeflerinizi belirleyin ve başarmak için o hedeflere doğru ilerleyin. Nereye gitmek istediğinizi bilmeli, organize olmalı ve zamanlamanızı da ulaşmak istediğiniz noktaya göre ayarlamalısınız.
Santiago, başarıya ulaşmak için ilerlediği bu yolda, sadece kendi bildiğini yapmadı. Aynı zamanda dışarıdan danışmanlık almaya da çok özen gösterdi. Danışmanlığın çok önemli olduğunu kabul eden Santiago, dışarıdan aldığı yardımların çok büyük etkisi olduğunu ifade ediyor.
İstediği noktaya ulaşabilen başarılı emlak profesyoneli, geldiği noktada sektöre yeni atılanlara danışmanlık ediyor. Aldığı deneyimi vermenin zamanının geldiğini söyleyen emlakçı, eğer gerçekten isterseniz mutlaka başarabileceğinizi ifade ediyor.