Emlak her zaman için satışa odaklı bir sektör oldu. Satışlarımızın çetelesini tutarız, sürekli onlardan bahsederiz ve işlem bittiğinde de içimizi bir rahatlama kaplar. Fakat yolculuğun en göz kamaştırıcı kısmı aslında bu değil. Dar bir çerçeveyle sadece satış amaçlı başarıya odaklandığımızda yolun üstünde yer alan diğer başarı noktalarını görmezden geliyoruz. Hâl böyle olunca da daha çok başarısız olduğumuzu hissediyoruz.
Örneğin ayda 2 ev satan bir danışmanı düşünelim. Her ne kadar bu makul bir rakam olsa da, istatistiğe vurduğumuzda yılın 260 çalışma gününde 236 kere başarısızlığa uğradığını söyleyebiliriz. Bu da yüzde 90’a denk geliyor. Dolayısıyla başarının tanımını yeniden yapmak ve farklı değerlendirildiği bir kültür yaratmamız gerekiyor.
Dolayısıyla sadece ilan ve satışlara odaklanmak yerine, tüm davranışları tek tek ele almalı ve zafere giden yolda birer parça olarak görmelisiniz. Başarı kontrolünün elinizde olmadığını düşündüğünüz anlarda kendinize güvenmeniz gerekiyor. Şu noktalara dikkat ederek kendinizi motive edebilirsiniz;
1. ‘Başarı aktiviteleri’ şeklinde bir liste oluşturun ve hem kendinizi, hem de ekibinizi güçlendirin.Sizin ya da ekibinizin nihai hedeflerine ulaşması için 100 maddelik bir başarı listesi oluşturabilir, ardından bunları tek tek tamamlamaya başlayabilirsiniz.
2. Danışmanlarınız için bir liste/takvim oluşturun ve her gün en azından bir tane başarılı oldukları maddeyi yazmaları için cesaretlendirin.
3. ‘Her gün kazanın’ temalı toplantılar düzenleyin ve böylece ekip üyelerinin başarımları hakkında konuşmalarını sağlayın.
Bu durum yaptığınız koçluğu da daha verimli hâle getirecektir. Sonuca ulaşamadıkları için çalışanlarınızı kötü hissettirmek yerine, kontrolün kendilerinde olup olmadığını sorun. Eğer değilse tam potansiyellerine erişmeleri konusunda onlarla konuşun. Örneğin ‘Seni bu ekipte görmek istedim çünkü başarabileceğini biliyorum’ şeklinde motive edici söylemlerde bulunabilirsiniz.
Bir futbol takımı kendini çoğu zaman kaybeden taraf olarak görürse, bir turnuvayı kazandığında sevinecektir. Bu da bireysellerin ekstra çabası ve antrenörün ekip çalışmasını desteklemesiyle oluşur. Aynı mantık iş sektöründe de geçerlidir. Beynimiz özgüven ve utanç gibi iki zıt duyguyu bir arada tutamaz. Dolayısıyla kazanmayı dar terimler içinde sıkıştırdığımızda, çalışanları da aslında bilmeden daha çok başarısızlığa teşvik ederiz. Diğer yanda başarıyı kendi kontrolümüz altına alırsak, aslında yılın her günü kazanan taraf oluruz.
Sonuç olarak, küçük çabaları da kutlamayı bilin ve galibiyeti geniş kapsamlı düşünün.
Görsel: Shutterstock