Siyah Kuğu… Bu film; kışkırtıcı bir entelektüelliğe, çekici bir duygusallığa, yürek burkan bir trajediye ve anlaşılamaz bir psiko şizofreni durumuna işaret ediyor. Filmin yönetmeni, bizim jenerasyonda daha çok Requem for a Dream filmi ile nam salmış Darren Aronofsky. Ruhsal açıdan uçlardaki karakterleri anlatmaya meyilli olan Aronofsky, Siyah Kuğu filmi ile de bizlere manyaklık derecesinde işine tutkun ve mükemmeliyetçi bir şizofreni durumunu yansıtıyor.
Bu filmi izlemiş olun veya olmayın, aklınıza şöyle bir soru gelmiş olabilir. Emlak ile ilişkili bilgileri, stratejileri ve bakış açılarını yansıttığımız bu sitede, neden Siyah Kuğu filminden bahsediyoruz? Film ile ilgili yorumlarımızı okudukça bu sorunun cevabını da almış olacaksınız. Ama önceden size bir ipucu verelim. Emlakbroker.com olarak emlak alanı bizim işimizdir ve işimiz ise bizim hayatımızdır. İzlediğimiz her filmden, okuduğumuz her kitaptan ve hayatta karşılaştığımız her olaydan emlak işimize yansıyan bir yorum katmaya bayılıyoruz. Siyah Kuğu filmi de bu bakış açımızın bir parçasıdır.
Filmi izlememiş olanlar için ve yapacağımız yorumların derinliğini kavrayabilmek için kısa bir özet geçmekte fayda var. New York’ta yaşayan genç bir balerin olan Nina, işinde çok yeteneklidir ve işi hayatının tek gerçeğidir. İş hayatının doruk noktasına ulaşmak için mükemmel olmaya uğraşan Nina, bir yandan da şizofreni durumu ile mücadele eder. Yönetmen Aronofsky, bu şizofreni durumunu Nina’nın çevresindeki kişilerin iş hayatında nasıl birer engel oluşturdukları konusu ile birleştirerek ortaya mükemmel bir rekabet durumu çıkarmış.
Kuğu Gölü balesini sahneleyen yönetmen, baş balerini değiştirmeye karar verir ve bu seçimi Nina’dan yana kullanır. Yönetmenin Nina’dan istediği şey, Beyaz Kuğu’nun masumluğunu ve Siyah Kuğu’nun şehvetini ayrı ayrı canlandırabilmesidir. Ancak işinde mükemmele ulaşmak için hayatını adayan Nina, Siyah Kuğu’nun kötücül taraflarını canlandırmakta zorlanır. Bunu başarabilmesi için yapması gereken şeyin kendi ruhundaki kötülükleri ortaya çıkarmak olduğunu fark eden Nina, gördüğü şizofren halüsinasyonlar ile boğuşmaya başlar ve bir yandan işinde mükemmelliğe yaklaşırken bir yandan da yavaş yavaş erir.
Nina’nın hayatındaki kötü tarafları görmeye başlaması ve karşısında duran engelleri fark etmesi, işindeki mükemmelliğe ulaşmak için gerekli olan adımlardır. Annesinin koruması altında yaşamanın aslında ona zarar veren bir aşırı otorite olduğunu fark eder. Cinsel özgürlüğünü asla yaşayamamış olmasının onu ne derece kısıtladığını fark eder. Rakibi olan Lily ile dost olmanın ardından gelen ihanet ile aslında rekabette iyiliğin mevcut olmadığını fark eder. Siyah Kuğu olabilmek için kafasında yarattığı şizofrenik hayaller ile bütünleşmeye başlar.
Sahne günü geldiğinde ise Nina, Siyah Kuğu’yu canlandırmak için o kadar çok çaba sarf etmiştir ki Beyaz Kuğu’yu canlandırdığı ilk perdede izleyenlere hayal kırıklığı yaşatırken, Siyah Kuğu’yu canlandırdığı ikinci perdede adeta izleyenleri mest eder. Siyah Kuğu performansı sona erdiğinde, Nina’nın hayatı da sona erer. O anda dudaklarından dökülen son söz; “İşte onu gördüm: Mükemmeldi.” olur.
Bu film bize, toplumsal geleneklerin getirdiği engeller ile gözyaşlarını akıtan ve kalbinin kendisi hakkında söylediği gerçekleri duymaya çalışan bir karakteri anlatıyor. Kendi zihnimizde yatan koyu gölgeleri ve ruhumuzun kabullenemediğimiz taraflarından dolayı yaşadığımız korkuları açığa çıkarıyor. Bu anlayış ile birlikte, şimdiye kadar olagelen stratejiler ile devam etmenin bize göre olmadığını ve işimizde en mükemmele ulaştığımızda gerekli olan değişimi de ortaya çıkarmış olacağımızı görüyoruz.
Bildiğiniz gibi emlak sektörü, var olduğu ilk yıllardan bu yana çok fazla değişim geçirmedi ve geleneksel yöntemlere, ekonomik gidişata bağlı olarak ilerledi (yerinde saydı). Ama içinde bulunduğumuz süreçte bazı dalgalanmalara şahit oluyoruz. Derinden ve yavaş yavaş tüm dünyayı saran bir iş anlayışı geliyor. Bizim de desteklediğimiz bu anlayış, emlak sektörüne henüz sirayet etmedi ve biz bunun olması için çaba sarf edenlerdeniz. Siyah Kuğu filmindeki toplumsal geleneklerin balerinin zirve noktasına ulaşma yolculuğunda birer engel olması, emlak sektöründeki bu süregelen bakış açısının karşımızda bir engel olarak duruyor olmasına benzetilebilir.
Ama bizim bu filmden etkilendiğimiz asıl nokta, işinde mükemmelliğe ulaşma isteğinin ne kadar yüksek bir duygu olduğudur. Yaptığı işin hayatta var olma sebebi olduğunu hisseden bir kadının işindeki mükemmelliğe ulaşmak için nasıl bir hırs ve azme sahip olduğunu görüyoruz. Aslına bakarsanız dünya çapında insanlık üzerinde inanılmaz değişimlere neden olan liderler ve mucitler, biraz böyledir diyebiliriz. Hayatlarını yaptıkları işe adamışlardır ve son nefeslerini de işlerindeki zirve noktaları ile birlikte verirler. Hayattan göçmüş ve hala hayatta olan pek çok isim var. Atatürk, Steve Jobs, Elon Musk, Albert Einstein, Rupert Murdoch, Eric Schmidt, Bill Gates, Warren Buffet, Malcolm X ve daha pek çokları…
İnandığımız şeye ulaşmak için hâyâl etmenin ötesinde bir şeyler yapmamız lâzım. Tabii ki dediğimiz şey, emlak işinde mükemmele ulaşmak için şizofrene bağlamak değil. Ancak içinizde taşıyacağınız o mükemmelliğe ulaşma hissi, hiçbir zaman umutsuzluğa düşmemenizi sağlayacak olan en önemli duygu olacak.
Aslında, bu çoğumuzun anlayabileceği bir yolculuktur. Bu hırsın bize getirdiği sonuç, kendi hayatımız için korkunç bir duruma mal olabilir ama ulaştığınız noktanın size getirdiği haz ve çevrenizde oluşturduğunuz o değişim dalgası, başarılı olduğunuzun kanıtıdır. Kendisini işinde en mükemmele ulaştırmayı hedef edinmiş herkes, her elde ettiği başarıdan sonra bir sonraki aşamaya geçmek için kendini aç hisseder. Her alınan galibiyet, daha az tatmin edici olur. Çünkü asıl istediğimiz şey, ulaşacağımız o son mükemmel noktadır. Bizi sınırlayan engelleri aşmak için çaresizce arayış içindeyizdir. Fakat bu, aynı zamanda karamsar yönlerimizin de ortaya çıkmasına neden olur.
Bu bakış açısına göre düşündüğümüzde, bir Sufi için en mükemmel nokta insan-ı kâmil olmak iken, bir teknoloji uzmanı için dünyayı değiştirecek bir cihaz geliştirmektir. Hayatın her alanında mükemmel olmayı hedefleyen az sayıda insan var. Emlakbroker.com olarak emlak işine biz de bu gözle bakıyoruz. Belki ekibimizdeki hiç kimse şizofren birer manyak değil ama (şizofrenlerin aslında çok renkli dünyaları vardır. Onlar gökkuşağının tüm renklerini taşırlar. Standarta bağlı can sıkıcı birisi olmaktansa şizofrene bağlamak, şizofren birisiyle yaşamak epey eğlenceli olabilir :)) bu sektörü icra edenler üzerinde olumlu etkilerimizin olduğunun da farkındayız. Bizim işimizde mükemmel olmak, sektörümüzdeki bu değişimi gerçekleştirebilmektir.
Siz değerli takipçilerimizi de bu değişimin birer parçası olarak görüyoruz. Bizi takip etmeye devam edin...